3/19/2011

Sound Mart Sayısı Bayilerde

Sound Dergisinin Mart Sayısı Bayilerde.




Sevgililer gününden hepinize merhabalar.

Çok sıkı bir Gitarizm ile huzurunuzdayım. Bu sayı için sıkı çalıştım, faydalı olacağına inandığım üç konum var. Ayrıca eklemem gerekir ki bu sayıdaki yazılarımı minik Utku Biçer bebeğe adıyorum. Konuların ilki ve Gitarizm’in mart ayında ana teması Amerikalı usta lütiye, tam bir genç yetenek olan Ian Anderson özel röportajı. Ian, “Standart” adını verdiği muhteşem gitarları ile özellikle Amerika butik gitar pazarında büyük saygı duyulan, yaşı itibâriyle genç sayılabilecek bir gitar yapımcısı. Ian’in adını ilk kez, Demir Uyar ismindeki bir arkadaşım sayesinde duymuştum ve açıkçası Demir’in gitarını ilk gördüğümde, sound bir yana, görünüşüne çok ısınmamıştım. Lâkin bir süre sonra, önce muazzam cazibe sahibi “A’La Turca Burst” adı verilen boyasına, sonra da sadeliğinin içinde saklı ustalığa hayran kaldığımı belirtmem gerek. Dolayısıyla ilk bakışta aşk yaşamasanız bile bu gitarı göz ardı etmeyin derim. Zirâ o “elektrik almama” durumlarından, “Ian Anderson Standart” sahibi olmak için neler feda etme” hâline geldi bendeki durum :) Ayrıca röportajda okuyabileceğiniz gibi Ian, Türkiye’yi ve Türk gitaristleri az çok tanıyan bir adam ve Türkiye’den gelebilecek siparişlere de açık. Eğer iyiliğinden emin olacağınız bir Les Paul istiyorsanız, profesyonel bir müzisyen olarak LP türü bir şeye ihtiyacınız varsa ve Gibson’ın türlü numaralarına, fiyat politikalarına vs. kılsanız, seri üretim bir LP’den çok daha fazlasını ve özelini arzuluyor, custom shop çıkışlı Les Paul’lerin bol sıfırlı, astronomik rakamları gözünüzü korkutuyorsa Ian Anderson, hem üretim, hem boya/cilâ, hem hammadde, hem de yaklaşım olarak mükemmel bir alternatif olur diye düşünüyorum. Umuyorum bir gün Ian’in elinden çıkacak, üzerinde mineral lekeleri olan akçaağaç kapaklı, tek parça Honduras maunu gövde ve saplı, A’La Turca Burst renginde (Demir’e de bu rengi seçeneklere kattığı için sevgiler) bir ”Standart” sahibi olabilirim.





Ayın diğer konusu ise Nash S-57 gitar incelemesi. İki ay evvel özel röportajı ile tanıtmıştım Bill Nash ve firması Nash Gitarlarını. Ne kadar muhteşem gitarlar yaptıklarına şahit oldum. Bu ay bir Nash S-57’yi en ince ayrıntılarına kadar inceleyeceğiz. Bu yorum için çok kısa bir özet geçmemi ister misiniz? “Mükemmel bir Strat”. Ayrıntılar bu sayıda…

Vermek istediğim bir haber daha var; Gitarizm için bir blog açtım. Gitar ve ekipmanları ile alakalı pek çok konu, haber, geçmiş yıllarda, özellikle YUXEXES’deki “Gitardaki Sarmaşık” adlı köşem için ünlü gitaristlerle yapmış olduğum özel röportajlar, genelde ingilizce olarak blogumda. http://guitarism-tr.blogspot.com/ Eğer destek olup bloguma kaydolur ve/veya facebook sayfanızda duyurabilirseniz sevinirim.

Önümüzdeki ay “Stratın Doğal Tonunu İyileştirmenin 12 Yolu” adlı modifikasyon makalem ile huzurlarınızda olmak ümidiyle… Stratlara yapılabilecek modifikasyonlar hakkındaki yazı dizimin ilk bölümü ki bu yazıda, elektronik/manyetiksel tilkiliklere hiç girmeden, öncelikli olarak stratlarımızın doğal tonlarını iyileştirecek birkaç ufak tefek, bazısı bilinen, bazısı pek bilinmeyen, kimi ise hafife alınsa da önemli olabilen ipuçlarından bahsettim. Sizden gelecek tepkilerle ne kadar gideceği belli olacak bu dizisinin. At-Avrat-Strat üçlemesini hayat tarzı olarak yaşayanlar, gitarının kapasitesini arttırmak veya potansiyelini  ortaya çıkarmak isteyenler işbaşına. Ne de olsa devir mod devri ;)

Bu ay; Ian Anderson’a, Ayşenur Ulupınar’a, Bursa’dan sevgili dostum Orkun ve Günay Yetimarslan’a (düşüncenizde olmak büyük onur), Alen Emre Balkan’a, ziyareti için Ali Ulupınar’a, Bill Nash ve Scott Lentz’e, A’Kuillion’dan Oğuzhan’a, desteği için Salih Vezneli’ye çok teşekkür ederim. Ayrıca Ufuk&Dilek Biçer’i doğalı daha birkaç gün olan bebekleri Utku için tebrik ediyorum.

Barış ŞAHİN                                                                                                                               14.02.2011                                        

Elektrik Gitar ve Bas Yapımında Yaygın Olarak Kullanılan Ağaçlar Bölüm 2 (In Turkish)

Elektrik Gitar ve Bas Yapımında Yaygın Olarak Kullanılan Ağaçlar (2.Bölüm)


Maun [Mahogany – sıklıkla Swietenia, Khaya ve Entandrophragma türleri. Örneğin Khaya Ivorensis (Afrika Maunu) ve Swietenia Macrophylla (Honduras Maunu gibi)]: Üç kelime; Gibson Les Paul! Tipik bir Les Paul nasıl karakterize edilebilir? Sıcak ve yumuşak tonlar, sonsuz ses uzaması (sustain), hayvan cesedi misali bel büken bir ağırlık, şeffaf veya yarı şeffaf modellerinde her taraftan, altın rengi üst kapak olanlarda (goldtop) sadece arka tarafta görülebilen şahane damar yapısı ve artık biraz da fiyat… İşte tüm bu özellikleri belirleyen (Dikkat: Skala uzunluğu, sap ve gövde kalınlığı, tuşe ağacı, köprü ve üst eşik gibi önemli diğer faktörler göz ardı edilmemeli!) ana etmenlerin başında maun gövde ve sap yatmakta…


Gitar dünyasının, bence, en güzel ağaçlarından birisidir ve kendi adıma üzerinde alevli veya yanardönerli bir Akçaağaç kapakla servis edilirse tadından yenmez Günümüzde gitar gövdesi olarak yaygın ölçekli kullanılan çeşitli maun türleri mevcuttur. Bunların en meşhuru Honduras Maunudur. Eskiden Honduras maunu çok aşırı bir şekilde kullanılırdı. Eski Les Paul’lerin, sanıyorum, tamamı Honduras bölgesinden nasiplenmiştir hatta. Şu an ise CITES tarafından koruma altında bir ağaç türü olduğu, yani soyu tükenme tehlikesi söz konusu olduğu için bulunması zor, en azından amerika kıtası haricinde durum bu ve bulunduğunda da fiyatlar katlana katlana çıkıyor karşımıza. Hele bir de iyi koşullarda yıllanmış filansa hiç sormayın. O sebeple karşınıza çıkacak 1000-2000 dolar aralığındaki bir gitarın Honduras olma ihtimali göreceli olarak düşük, onu belirteyim. Piyasada en sıklıkla dönen modellerde sıklıkla rastlanan türler genelde Khaya Ivorensis yani Afrika Maunudur veya sapeli maunudur. O da güzeldir, o da candır. Honduras biraz daha hafiftir ki en büyük avantajlarından birisi de bu.


Elektrik Gitar ve Bas Yapımında Yaygın Olarak Kullanılan Ağaçlar Bölüm 1 (in Turkish)

Herkese merhabalar. 

Hazırladığım ilk konu, üzerinde yıllardır geyiklerin döndürüldüğü (bir kısmı da oldukça “yazış” olan geyikler hem de…) bir konu; elektrik gitar/bas gövde ve sap ağaçlarını türleri, genel karakteristikleri, artıları – eksileri, getirdikleri ve götürdükleri ile kısaca ortaya koymaya çalışacağız. Başta vurgulamam gereken konulardan ilki ise gövde ağacı haricinde nihai tonaliteye etkiyen diğer ana etmenlerdir. Aşağıda başlayacak yazı dizimde bahsedeceğim konular gövde ağacının etkisi üzerinedir. Ancak literatürde halen tam olarak yer almasa bile, hem yakın çevremde (doğrudan ve dolaylı olarak) gözlemlediğim örnekler, hem de atölyede yaptığımız denemeler sonucunda sapın ve tuşenin (ağaç, birleştirme, kesim türü vs.ye de bağlı olmak üzere), nihai tonaliteye etkisinin, gövde ağacınınkinden çok daha baskın olduğunu belirtebilirim. Dolayısıyla tercih yaparken bunu da göze almakta mutlak fayda var. Ayrıca amfiden aldığınız ses konusunda sap ve gövde kadar büyük bir payda sahibi olan manyetik ve amfinin kendi karakteristiklerini de göz ardı etmemek gerekir ki bu yazı bu iki ana değişkenden de bağımsızdır. 


Ayrıca yazımı hazırlarken şu kaynakçalardan ciddi olarak yararlandım:

Guitar Player Repair Guide, 2.baskı - Dan Erlewine
Building Electric Guitars - Martin Koch
Guitars, Design, Production and Repair - Jim Donahue
U.S. Department of Agriculture Forest Service yayınları - January 1973-Sayı 219 - Edwin Kallio&Richard M.Godman
A Guitar Maker's Manual, 3.basım - Jim Williams
Make Your Own Electric Guitar&Bass - Dennis Waring&David Raymond
Guitar Builders FAQ - Bill Wyza
www.warmoth.com
www.wikipedia.com
www.jemsite.com
www.usacustoms.com
http://www.bothner.co.za/articles


Elektrik Gitar ve Bas Yapımında Yaygın Olarak Kullanılan Ağaçlar

Elektro/bas gitar seçiminin kritik aşamalarından birisini gövde ağacının seçimi/değerlendirilmesi oluşturur. Her ne kadar nihai tonaliteye olan etkisi, akustik çalgılarda olduğu kadar olmasa da, hedeflenen tonun eldesinde önem taşıyan bir konudur. Ancak bu konu sadece ağacın türüne bağlanması kesinlikle büyük bir hata olur. Şunu açıkça netleştirmek gereklidir ki ağaçlar, suni üretilmiş / fabrikasyon çıkışlı ürünler gibi değildirler, özellikleri aynı tür içinde bile ağaçtan ağaca değişir. Aynı türdeki her ağaç aynı büyüme şartları ile büyümez ve farklı büyüme/beslenme (toprak) koşulları çok farklı neticeler doğurur. Dahası aynı ağacın farklı bölgelerinden alınan örnekler bile eş olmayabilir. 

2011 Ibanezleri

Herkese merhabalar,

Öncelikle genel bir yorum yapayım; Fiyatları kesin bilmediğimden mutlak olarak onayamıyorum ancak daha önceki yıllarda belirttiğim öngörünün hala geçerli olduğunu görüyorum. Ibanez hala yükseğe oynuyor. Eğer liste fiyatlarını da görebilirsem bu iddiam garanti altına alınmış olacak (Evet liste fiyatlarını gördüm). 

En dikkati çeken gelişme yeni bir seriye merhaba demiş olmamız: Premium Serisi. Üretim yerlerini şu an bilmiyorum ama tahminim Çin veya Endonezya’dır. Yani ibanez artık low-end seriler, Premium ve prestige olmak üzere üç fiyat kategorisinde at koşturacak. Premium aslında mantıklı bir yaklaşım olmuş. Özellikle prestige serisinin artan fiyatları da göze alınırsa pazarda ucuzcu seriler ve prestyige’ler arasında hissedilir bir boşluk oluşmuştu ve Premium serisi sanıyorum tam da bu boşluk için üretilmiş bir seri. Şekil şemalleri gayet düzgün.



Bu konuda Ibanez Rules'dan Rich şunları belirtiyor;
http://www.ibanezrules.com/namm/2011/index.htm



PREMIUM
Now this ain't a story about a man named Jed. "Made by Ibanez Premium Factory - Operated by Prestige team of Fujigen and Hoshino. Located in Jawa Timur, Indonesia." This was taken directly from the promo sheets. On the back of the headstock -
"Proudly manufactured by Ibanez Premier Factory, Jawa Timur, Indonesia."
What exactly does this all mean?
Ibanez has partnered with Fujigen to purchase part of this factory in Jawa Timur!! Fujigen sent supervisors and staff to train the employees, several of whom have stayed to run the operation to the standards Fujigen and Ibanez set. And, they have set a high standard. I've ordered Indo guitars Special Order for customers and I've always thought they were a step above Korean, especially in the finishes used. The neck clear feels like MIJ, the body clear looks like MIJ, the MIK's just never were right to me, on several levels. My only complaint with the MII's has been some attention to detail, small blems that shouldn't be, etc. Well, hang on to yer britches.
American basswood, select rosewoods, maple neck bindings, thick headstock sandwiches, balled fret ends, tight tolerances, the new Edge Zero 2 trem [without the bathtub rout found behind the original EZ, more on this later], and a variety of 5 decent colors [OF ONE MODEL!!!] on nice quilty tops! Of course at this price point, the tops are decorative veneers, anything with a solid figured maple top would be MIJ and have a price point near triple. Otherwise, these have the goods. The guitars, were better than Prestige in many ways. You can also say that about the Chinese Artcore Customs, but, these are better than those too. Make no mistake, they are still Indo, but I could find little to complain about. There was a little brush over of shielding paint on the neck pickup rout on the orange one, rolling over onto the top just off the edge, again, this small attention to detail that I have no doubt should improve over time. The ends of the fret were already slightly exposed and needed to be shaved back, to me this translates into there's a bit too much water content in the wood when built, but I don't know when these were built. They could have been built as samples months ago, and it is Winter which is the time for shrinking necks. I shave alot of MIJ fretwork back this time of year. My last gripe would be the hardware. Of course it's not to the level of Prestige, but is still of good quality. The EZ2 is not a cousin to the EDG3 or Edge Pro 2, but more a brother to the Edge Zero. It is at heart, an EZ without the intonation bolt [or bathtub rout behind it] but, with differences. It does not use a single screwed on knife plate like the others but has individual pressed in knife edges like the entire Edge family. It also shares the same locking studs and anchors as the EZ [which I usually swap out for Lo Pro studs], but is not made in the same facility as the EZ. The EZ is finished to a higher degree, the EZ2 mold [especially noticeable on the saddle molds] is not as finely finished leaving a rougher less refined surface. It uses the ZR-V1.1 arm holder system that replaced the older cast [prone to braking] ZR1 holder which is not quite as nice as the EZ/ZR2 holder, but functions the same, and is available [unlike the EZ/ZR2 holder system Japan refuses to sell, even if you break it, you buy a new trem!]. My last complaint about it is the fine tuners have very little knurl on them making them tougher to grip to turn [one of my gripes about the EZ also], but either can be replaced with ZR fine tuners which are far superior in my opinion, and a relatively cheap upgrade!. All in all, it will function as it should, but the compromises cut cost enough to be profitable on the Premium line. These will be using nearly the same ZPS3 unit as the Prestige, the ZPS3Fe which I'm guessing refers to a less exotic metallurgy than the ZPS3 for in the Prestige.
To my knowledge this is the first manufacturing facility that Ibanez has actually owned [even in part], breaking from their tradition of contracting factories to produce their products, and stepping into the realm of ownership. With this commitment, I fully expect this to become a core segment of their business and this line should expand over time. I will be handling them. I shutter to think I'm actually going to be stocking Indo builds, but I was impressed enough with the goods to put my money where my blow hole is. That should speak volumes on it's own. Like the 1420/21's and 1451's [which also use several Indo parts to keep costs down] Premiums come in Gig Bags instead of cases.






Özellikle prestige ailesine baktığımızda gördüğümüz ilk yenilik titanyum çubuklarla takviye edilmiş saplar olarak göze çarpıyor. Bu gelenek yeni değil, ibanez seri üretimde J Custom hattında çok uzun yıllardan beridir bu titanyum destek çubuklarını, incecik wizard, super wizard sapları güçlendirmek için kullanmaktaydı. İşin güzel tarafı artık çok daha sık kullanmaya başladılar. İnce sap profillerine sahip gitarları sevenler için çok güzel bir haber, bu kesin. RG3XXX, RG2228 ve bazı Premium modellerinde mevcut bu artı. 



Edge Zero II Köprü

Bahsedilmesi elzem diğer bir konu ise floyd rose türevi köprülere yapılan modifikasyonlar ve yeni cicili köprü sistemi; Edge Zero II’ler. Edge III’ün Edge Zero ile çaprazlaması gibi duran bir köprü sistemi gibi görünmekte. Üstelik bazı modellerde edge zero II’ye ZPS3Fx sistemi de eşlik ediyor. Anlayana daha da güzel bir haber ise kilitli çapaların geri dönüşü. Üstelik tüm modellerde de (knife edge tipi olanlarda) standart olmuş. Ibanez 2003 yılında köprü sistemlerini değiştirdiğinde bu kilitli çapaları (stud lock) kaldırmıştı ki bence hatalı bir hamleydi. Kaldırma nedeni ise elinde ne olduğunu bilmeyen, kitapçığa bakmayı aklından bile geçirmeyen mal insanların, çapalar kilitli iken köprü yüksekliğini ayarlayacağız diye alyanla çapaları kanırtmaları ve kırmaları idi. Hatta bir dip not olsun ben bir çok lütiyenin de buna dikkat etmeden köprülere giriştiğine birkaç kez şahit oldum, eğer gitarınızda çapa kilitleri varsa ve bir lütiyeye emanet edecekseniz, mutlaka önceden belirtin derim. Edge Zero II’ye dönecek olursak görünüş cidden ibanezin düşük fiyatlı modellerdeki en iyi FR tipi köprü sistemi gibi görünüyor. İnceliklere dikkat edilmiş. Ibanez FR türevi köprülü süperstratların köprü sistemlerinde cidden çok büyük atılım içinde ki bence doğru tanıtılır ve iyi fiyatlarla tüketici karşısına çıkarsa meyvasız kalmaz bu gayret. Zira bu işe ibanez kadar sebatla girişen başka firma yok. Doğruya doğru, marka fanatikliği değil bu. Son 10-15 yılda kendini bu kadar geliştiren, inovasyona bu kadar yatırım yapan başka hiçbir marka olmadı. 

Gelelim Premium serisine; bu serinin nerede yapıldığını öğrenmeden kesin konuşmak istemiyorum ancak kısa vadede şunu belirteyim ki çok şık görünüyorlar. CAP-VM1, CAP-VM2 ve CAP-VM1s manyetikleri mevcut. Alniko mıknatıslı manyetikler. OFC diye bir şeyden de bahsediyor ama OFC’nin neyin kısaltması olduğunu bilmiyorum şu an. Premium serinin dikkat çeken önemli bir özelliği daha önce bu tür süperstratlarda sadece J-Custom’larda görülebilen özel el işçiliği ile yapılan perde çalışmasının, bu seride de yer alması. Bu gitarın Çin’de üretilmiş olma olasılığı üzerinde durmamın bir nedeni de bu. Zira bu mükemmel işçilik J-Custom haricinde Artcore serisinin üst modellerinde de bulunmaktaydı ve onlar Çin üretimi gitarlar. İddiamın dayanağım da bu hani. Yani ibanez Çin’de üretim yaptırdığı üreticinin Artcore gibi serilerdeki işlerini, fiyatlarını iyi bulmuş olacak ki böyle bir işe kalkışmış, eğer öyleyse iyi de etmiş. RG870QMS serisi, finişleri ile yakıyor ortalığı hani. Cidden öyle ESP’nin üst fiyat ranjındaki modellerini anımsattı bana bunlar. Wizard sap profili, ZPS3 köprü destek sistemi, titanyum takviye çubukları ve ıhlamur gövdeler ise diğer standartlar. Eğer işlev ve ton olarak da görünüşlerinin altında kalmazsa bu seri can yakar, söyleyeyim.

Prestige hattında uzun bahsetmeye değer özel bir model yok. Hemen hemen geçen yılın aynısı. Ancak RG3250MZ DY’nin sarısı tam DY (Desert Sun Yellow) değildi, bu sene daha bir uygun olmuş, üstelik kafa kısmı da gövdeyle aynı renge getirilmiş, ki bu şık olmuş. Yine DiMarzio Air Norton, Tone Zone ve True Velvet(s) manyetikler bulunmakta. RG3250MZ modelinin bir de mor renkli (FOB) renk koduna sahip bir model daha girmiş, çeşni olmuş. Bu arada bunlarda super wizard HP, az daha kalınca olan wizard hp ve ultra HP sap profilleri var, onu da belirtelim. RG1527 ise bu sene bir ibanez klasiği renge bürünmüş; siyah  şık olmuş bu, orası tamam ama siyah be usta… Ancak Edge Zero 7 (ZPS3fx’li) köprüsüyle daha da güzel artık. 

Standart seri RG’lerde ilk gözüme çarpan, önceki yıllarda sadece ABD iç pazarına çıkan dişbudak gövdeli modellerin Avrupa pazarı içinde de yer alması. Bence şık bir hareket olmuş ve şu bir çok kişinin sövdüğü (ki bazılarının tutarsızca) ıhlamur hakimiyetinin az biraz da olsa kırılması adına da iyi. Eğer dişbudaklar hafifse ne ala… Edge Zer II’ler de pek yakışmış ayrıca. Beni şaşırtan esas konu ise yeni bir sap profili ile karşılaşmak oldu; wizard III. İşin garibi wizard II, 7 telli türleri haricinde hiçbir modelde yok gibi. Ayrıca RGD için ayrı, RGA için ayrı, RG için ayrı sap özellikleri verilmiş katalogda ki ben bunu her birinin profillerinde farklılıklar var gibi algıladım. Deneyeceğiz bakalım…

RGD’ler ve RGA’ler prestij ve standart RG’lerde anlattığım hemen her şeyden nasibini almış durumdalar. RGA’ler de ufak bir iki modifikasyon var. Sap boynuzları, tıpkı Chris Broderick’in RGA’ine daha bir benzemiş, oyma yapısı açısından. Geçen senekine çok yakın ama yine de farklılar. RGA427Z’nin manyetiğini hiç sevmedim. Değiştirmek istersen tek alternatifin EMG. Gerçi Duncan Blackout’ların, EMG’lerle doğrudan değişebilecek şekilde olanlarını yaptı (millet emg’lerden kurtulsun diye) ama yine de alternatifin aktif. Bunu sevmedim. 6 telli modellerde belki daha farklı alternatifler olabilir ama 7 tellisi bundan nasiplenmemiş ki dedim ya, hoşlanmadım bundan. Bence bu bir eksi. Diğer bir eksi ise sabit köprülü RGA’lerin baştan beridir standart köprüsü olan Gibraltar Plus köprüye veda edilmesi. Gibraltar standarttan çok daha zarif bir köprü idi ve prestige hattında hiç sabit köprülü RGA kalmamış olmasından kaynaklanan bu durum da bence iyi olmamış…

ARZ serisinde ise sert metalcileri sevindirecek bir güzellik mevcut: 24 perdeli LP türevi bu gitarların üst modellerinde EMG81-60 manyetikleri dikkat çekiyor. ARZ yeni bir seri olsa da yeni bir seri muamelesi yapmıyorum. ART serisinin 24 perdelileri işte…

XP serisi edge III köprüleri hala barındıran yegane seri olma gururunu yaşıyorlar. 

Gelelim S serisine. Bu seneye özel ahım şahım bir yenilik yok aslına bakarsak. S5470Q WCB diye pembemsi bir model var prestige’lerde ki bence güzel bir model. Zaten geçen seneden beridir tüm S’ler 24 perde. 

SV ve SA’larda kayda değer bir değişiklik yok. Ki keşke SV’lere biraz daha kalınca bir sap koysalar. Bence gayet hoş aletler. 

JS’ler geçen sene ile notamo aynı. JS2400, Satriani’nin de gözbebeği son zamanlarda. 

Jem’lerde Jem77FP2 yeni model olarak kataloğa girmiş durumda. Ben sevmedim bu modelin desenini. Nerede orjinal 77FP’dekiler, nerede bu? Gerisi bildik jem/uv hattı. 

Imzalı modellerde beni sevindiren model, sevmediğim grup Korn’un gitaristi munky için üretilen oldu; APEX100 TFB diye bir model. Neden sevdim modeli? Öncelikle H-S konfigürasyonu bana sempatik geldi, dahası PAF7’den Blaze’e geçilmiş olması da gayet yerinde bir karar bence, kızılağaç gövdeli oluşu, 3 ton sunburst finişi, pena muhafazası filan da cabası. Kullanılan donanımın da “powdered cosmo black” luşu aleti daha da şık yapan bir detay. Powdered olunca daha satenimsi oluyor. 




MTM’lerin üst modellerinde aman aman bir değişim yok. Ancak alt modellerde Duncan’lara geçmesi iyi haber. Ancak modeller hakkında bir bilgim yok, standart Duncanlar değiller yalnız. 

Neyse benim İbanez 2011 Avrupa modelleri için önyorumlarım kabaca böyle. Ben beğendim açıkçası. 2011 modelleri benim için bir hayal kırıklığı olmadı, bilakis cidden çok şık modeller, kilitli çapaların dönüşü, yeni köprüler, köprülerde iyileştirmeler, titanyum destek çubukları, daha iyi manyetikler filan gibi gelişmeler mutluluk verici. Eğer Edge Zero 2 cidden iyi kullanıcı test sonuçları alırsa hakikatten şanına şan katacak ibanez ve düşük fiyatlı shred gitarları sınıfında liderliğini daha bir güçlü bir şekilde perçinleyecek. Zaman içinde öncelikle NAMM bildirimlerini okudukça ve TR’ye gelen modelleri denediçe daha fazla bilgi ve fikir sahibi olacağız.

Sevgiler,

B

Tarafımdan yazılmış olan bu içeriğin izin alınmaksızın ve/veya "TAM" kaynak gösterilmeksizin alıntılanması, kopyalanması durumunda yayımcı şirket gerekli her türlü yasal yaptırımlara başvurmaya yetkilidir.

Elektrogitar Manyetiklerinde Temeller ve Uygulamalar

Bu yazı ilk olarak SOUND Dergisi, Haziran 2010 sayısında yayımlanmıştır.

Bu ay ile beraber birkaç ay boyunca özel bir yazı dizisine başlıyoruz. Konumuz “Elektrik Gitar Manyetikleri”. Bu sayıda size oldukça hafif bir girizgah hazırladım. Uzun gibi görünse bile bu konuda koca kitaplar yazılabileceğini de düşünürsek birkaç sayfanın sadece ilk adım olduğu sonucuna varabiliriz. Yine de yazılı yayımlar söz konusu olduğunda bugüne kadar yayımlanmış en kapsamlı elektrik gitar manyetikleri konulu makale olabilir,o da ayrı. Yaklaşık 3-4 yıldır üzerinde durduğum, mümkün mertebe kişisel tecrübe ve teknik/teorik bilgi edinmeye gayret ettiğim bir konu ayrıca manyetikler. Bu sayıdan sonra ise bazı büyük manyetik üstadları ile yaptığım özel röportajlara başlayacağım bir aksilik olmaz ise. Sürç-i Lisan ettiysek affola. Umuyorum bir faydası dokunur veya sevdiğiniz bir makale olur.

Elektrik Gitar Manyetikleri & Ana Formları

Bölüm 1 : Kısa Tarihçe ve Temeller

Gitarın elektriklendirilmesi sürecindeki milâd, o yıllardaki adı “Electro String” olan Rickenbecker’ın 1931 yılında “Kızartma Tavası” lâkaplı gitarı, ki bilinen ilk katı gövde elektrik gitar olarak bilinir, üzerinde bulunan ve tellerin ünitenin içinden geçtiği, manyetizasyon temelli ilk gitar manyetiği olarak kabul edilen tasarımı olarak göze çarpmaktadır. Günümüz manyetiklerinden yapı olarak biraz farklı olsa da, temelleri ortaya koyması açısından önemli bir gelişmedir. Zira bu manyetik belki de, bir anlamda, ilerleyen yıllarda doğrudan veya dolaylı olarak müziğin çehresinin değişiminde de rol oynayacaktır. Tasarım olarak manyetik akının taşındığı bölümler olan “pole pieces” bölümlerinin, günümüz manyetiklerinin tersine, mıknatısın altında kaldığı bir yapı gözlenmektedir (Şekil 1).

Popüler Yayınlar