GİTARİZM – Nisan 2011
Gitarizm’den tüm gitar severlere selâm olsun.
Gitarizm’in birinci yıl dönümünden hepinize sevgiler dileyerek başlamalıyım zira çeşitli makâleler, her biri Türkiye’de ilk kez olarak yapılmış özel röportajlar, çeşitli inceleme yazılarıyla dolu 12 sayıyı beraberce geride bıraktık. Şöyle bir düşününce nelerden, kimlerden bahsetmişiz diye, öyle isimler çarpıyor ki gözüme, inanın gurur duyuyorum; Seymour W. Duncan, Steve Morse, Fatih Yılmaz, Ian Anderson, Bill Nash, Yuriy Shiskov, Steve Blucher, Orhan Ümmetler röportajları mesela… Ayrıca daha önce Türkiye’de hiçbir şekilde basılı literatüre girmemiş olan elektrogitar manyetikleri üzerine, ki yazılı basında yer almış en kapsamlı manyetik yazısıdır hâlen, perde demirleri üzerine veya bu sayıdaki gibi modifikasyonları üzerine ele aldığımız gibi konular mesela… Bitmedi, özellikle ikinci periyotta vermeye başladığımız hediyeler de var; bu bir yıl içinde çeşitli sayıdaki okurumuz Alen Geere’dan pedallar, Necarman’dan humbucker setleri, Fatih Yılmaz’dan gitar bakımı, Kıvılcım Müzik’ten Seymour Duncan manyetik ve DiMarzio askı kazandılar. Bu sefer bir değişiklik yapıyor, teşekkür listemi başa alıyorum; geçen bir sene içinde desteklerini, varlıklarını sürekli olarak hissettiren tüm okurlara, yani şu an bu satırları okuyan size teşekkür ediyorum. İlk ve en önemlisi o. Röportaj yaptığım veya konu ettiğim tüm konuklara teşekkür ediyorum, her biri konularında saygın bir otorite olan bu insanlar kıymetli vakitlerini ayırmak suretiyle Gitarizm’in şekillenmesinde katkı sahibidir. Bana duydukları güvenden dolayı editörlerimiz Cem ve Aydilge’yi de anmamak olmaz, güveniniz için teşekkürler (you rock ;) ), Gitarizm’den okurlarımıza verebilmemiz için hediyeler sunan üç kıtanın hâkimi Alen Emre Balkan (Alen Geere Effects), Fatih Yılmaz (The Man Himself), Onur Kara (Necarman Manyetikleri) ve Faruk Kavi’ye de sonsuz teşekkürler. Yine köşemde yer alan temalardan birisi için, relic gitarlar için tanıştığımız, beni tanıdıktan sonra denemem ve tanıtmam için özel bir gitar hediye eden Bill Nash’e ve Nash Guitars’a da ne kadar teşekkür etsem az gelir. İyi ki varsınız ve inşallah bir yıl sonra daha da iyisine beraberce ulaşırız…
1.yıl hâdisesi bir yana bu ay itibâriyle yeni bir yazı dizisine başlıyorum. Nasıl bir şey olacağından, kabaca geçtiğimiz sayıda bahsetmiştim. Fabrika çıkışlı olan gitarlar, genel itibâriyle “herkese göre” diye betimleyebileceğimiz bazı genel şartlara göre tasarlanır ve üretilirler. Bu genel özellikler gitarın üretildiği hedef icracı kitlesinin temel ihtiyaçları, istek ve eğilimleri baz alınarak belirlenir. Dolayısıyla son derece mantıklı bir stratejidir ve insanların çoğu için herhangi bir ilâve ihtiyaç hali söz konusu olmayabilir. Lâkin birçok gitarist için ise minör veya majör ölçekte performans, ton kalitesi, tonal biçem gibi hususlarda bazı iyileştirmeler yapma ihtiyacı söz konusu olmakta ve bu türden modifikasyonlar son yıllarda ülkemizde de büyük ivme kazanmış durumda. Ancak bu ivmeye güç veren çok ciddi orandaki müzisyen, naçizâne gözlemime göre, böyle modifikasyonlar konusunda oldukça “ilginç” hamlelerde bulunmakta. Rasyonel gerçeklere dayanan, mantıklı ve uygulaması olan modifikasyonlar görülse de, kimileri için modlar “kocakarı ilâcı” yapısından daha öteye geçememekte ve sadece kulaktan dolma üfürme bilgilere, süslü ve abartılı reklâm sloganlarına, olaya yeterince hâkim olmayan gitar tamircilerine, daha da vahimi 90 başlarında “Satriani, Kirk Hammet için en kötü öğrencimdi demiş” veya “Dave Lombardo ile Lars bir metal parayı duvarda bagetleriyle sektirme yarışmasına girmişler, Lars iki dakika tutabilmiş anca, Lombardo baba ise yarım saat tutmuş, daha da tutarmış ama Lars daha da rezil olsun istememiş” türündeki absürd öykülere hayat veren zihinlerden türeyen fantastik bilgilere(?) dayanmakta. Hâl bu iken istedim ki aktif olarak müzik yapanlara faydalı olabilecek, çoğu kolayca uygulanabilir, bazıları profesyonel bir elin deymesini gerektirecek bazı faydalı modifikasyonlardan bahsetmeye çalışacağım. Buna girizgâh olması bakımından seçtiğim konu At-Avrat-Strat (bu esprinin referansı çok sevdiğim ve ustam addettiğim sevgili Cemal Öztürk’tür, onu da belirtmeden geçemedim) felsefesinin bir yansıması olan stratların doğal tonlarının geliştirilmesi hakkında. Hem özellikle temiz tonlarda bir stüdyo standardı olması bakımından, hem Fender veya değil Strat sahibi olan insan sayısının azımsanamaz çokluğundan, hem de yıllar içinde elimden epey sayıda strat geçmesi sebebiyle artık, kendimce, iyi tanıdığıma da güvendiğimden stratları konu aldım kendime. Gelecek ay ise bir aksilik olmazsa size nasıl lehim yapacağınızı, nasıl manyetik değiştirebileceğinizi, bu işler için nasıl ve hangi teknik özelliklerdeki cihazlara sahip olmanız gerekeceğini fotoğraflarla anlatacağım. Gelecek ay bunu işleyelim ki sonrasında elektronik modlar ile alâkalı yazılar hazırladığımda, bunları kolaylıkla uygulayabilin, eğer bu işlerden anlamıyorsanız. İnanın 50 Kuruş – 1 TL gibi maliyeti olan minicik parçalar ile gitarınızın temiz tonlarını daha belirginleştirebilmeniz, 3 single manyetiğe sahip stratınızdan 5 değil çok daha fazla ses elde edebilmeniz veya bir eliniz gitarla temastayken diğer eliniz mikrofona deydiğinde çarpılma durumunu sıfırlamanız hiç de imkânsız değil. Sadece elektronik değil, bu ay olduğu gibi gitarın tonal ve işlevsel performansını arttıracak stratejilerden de bahsedeceğim. Yine de aklınıza gelen başlıklar varsa, lütfen yazın, onlara da yer verelim zaman içinde. Adresimi biliyorsunuz; nienturi(at)gmail.com ;) Ayrıca http://guitarism-tr.blogspot.com/ adresindeki bloguma da beklerim.
Gelecek ay büyük bir lütiye ve bahsettiğim lehimleme ile alâkalı makalenin yanı sıra dergimizin “Bas Gitar Günlükleri” adlı bölümünün usta kalemi Koray Ergünay ile birlikte elektrik gitar ve bas gitar kayıtları konusunda hazırladığımız bir proje ile de karşınızda olmak ümidiyle…
Barış ŞAHİN 15.03.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder