5/18/2011

Swirl Finişler Üzerine...

Swirl Finişler Üzerine…

1980’lerin gitar dünyasına yaşattığı en dikkate şâyân özelliklerden bahsederken, son derece dikkat çekici renklere sahip finişlerden bahsetmemek olmaz. Gerçektende 70’lerde daha dar bir yelpaze içinde kalabilen renkler, 80’lerle beraber, elbetteki Eddie Van Halen’ın gitarla alakalı her alana getirdiği büyük ivmeye paralel olarak, tam bir cümbüşe bürünmüştür. Parlak boyalar, simli gibi ışıltılı boyalar, daha önce kullanılmayan pembe, sarı, mavi, turuncu, kırmızı, yeşil tonları, hatta bunların neon ve çeşit çeşit metalik türevleri kendilerine uygulamalar bulmuştur.

Fender’in Bovling Topları

Bu dönemde köklü bir gitar üreticisi olan Fender firması da dönemin değişen yapısına ayak uydurma ve kendine uygun bir zemin bulma çabasındadır. 80’lerin ilk yarısındaki dönemi yakalama harekâtlarından birisi olarak 1984 yılında belirli bir sayıda Stratocaster ve Telecaster New Orleans’lı bir grafik sanatçısı olan Darren Johansen’e emanet edilir ve ortaya oldukça inovatif bir yaklaşım neticesinde ortaya çıkarılmış, hem daha önceki stratlardan, hem de dönemdaşı türevlerinden oldukça farklı görünen, yeni bir seri ortaya çıkar. Bu gitarlar Bovling Topu Stratları (“Bowling Ball Strats” veya “Marbling Strats”) olarak bilinir (Şekil 1). 


 Ticari anlamdaki ilk Swirl Finişlere sahip olan seri de aynı zamanda bu Strat ve Tele’lerdir. Toplamda 300 gitar (250 Strat – 50 Tele) bu yeni finiş uygulamasına sahip olarak pazara çıkar. Renk tasarımları açısından kırmızı/siyah/beyaz, mavi/siyah/sarı, altın/gümüş/beyaz olmak üzere üç tip konsept söz konusudur. Stratlardan 108 tanesi kırmızı/siyah/beyaz, 105 tanesi mavi/siyah/sarı (Şekil 1b), 37 tanesi ise altın/gümüş/beyaz (Şekil 1a) konsepte Telelerin ise 21’i kırmızı/siyah/beyaz, 21 tanesi mavi/siyah/sarı, 8 tanesi ise altın/gümüş/beyaz konsepte sahiptir. 



Swirl tekniği, ana fikir olarak yüzyıllara yayılan bir kökene sahiptir ve Türkiye’de “EBRU SANATI”, yurtdışında ise “MARBLING” adı verilen geleneksel sanatların bir türevi olarak kabul edilebilir. Gitar dünyasında ise ilk kez o zaman diliminde, Darren Johansen tarafından uygulanmıştır. Yinede bovling topu stratları, beklentilere rağmen arzu edilen ticari başarıyı sağlayamaz ve bu finişlerin Fender ile geleceği olmaz.

Darren swirl tekniği ve Fender ile ilgili ilk günlerinden “Gitarlara swirl uygulama fikri çok çeşitli fikirler arasından çıktı. 80’lerin başında fiberglastan bir davul setine uygulamıştım ve harika olmuştu. Çoğu deneme yanılma ile bulunmuş olmasına rağmen ben, harley benzin depolarından arabalara kadar her şeyin üzerine swirl uygulama konusunda düzgün bir yöntem buldum… Sonrasında aklıma bu olay için yeni bir konsept fikri geldi: gitarlar. İlkinde çok gergindik ve gerçek bir gitarı heba etmemek için köpükten kesilmiş sahte bir gitar kestik. Tüm opsiyonlar da üzerinde çiziliydi; tremolosu, gülağacından tuşesi, telleri, akord burguları… Boya işimiz bittiğinde çok güzel görünüyordu. Hatta yakından onun köpükten kesilmiş olduğunu bile anlayamazdınız. Akabinde bir fotoğraf çektik ve Fender’e yolladık. Bir sürpriz olarak Fender “gitarı” görmek istedi. İşte tam da bu noktada gerçek bir gitar üzerinde çalışmaya karar verdim” der ve ekler “Öncelikle arkadaşım Anthony Nasiatka ve onun bir arkadaşı için iki gitara uyguladık. Ardından da gösteri amaçlı iki gitara daha yapma kararı verdik. Zamanımız çok dardı zira Fender bizimle Haziran’daki NAMM fuarında görüşecekti ve aylardan mart idi: Üç ayda üç custom gitar. Fuara üç dört gün kala gitarları tamamladık. Fuarda Fenderdekilere ilk gitarımızı gösterdiğimizde çok beğendiler, adeta çıldırdılar. İkincisini de sunduktan sonra kapalı kapılar ardına alındık ve özel bir görüşme durumumuz oluştu. Bu örnekleri fuarda başka hiç kimseye göstermememiz söylendi ve 300 gitar için anlaştık. Üretim harika gitti ancak birkaç yıl sonra Fender dahası için kararsız kaldı ve gerisi de gelmedi”.

Ibanez’in Fendi ve Evren’in 7.Teli

Darren, Fender için gitar boyadığı günleri geride bırakması ile gitar boyama işini tekrar özel üretim formuna döndürür. Ayrıca atölyesinde diğer işlerine de devam etmektedir. Takip eden yıllarda Steve Vai ile samimiyeti olan ve custom gitar üreten bir dostu Steve Vai’ın swirl finişleri sevebileceğini söyler ve bu işe aracılık eder. Steve, Darren’ın röportajlarında nedense adını vermediği bu arkadaşı ile konuştuktan sonra Darren’a üç adet gitar yollar. Gitarlarını geri aldığında sonuçtan son derece etkilenmiştir ve neticeyi Ibanez’in yetkililerine gösterir ve Steve Vai, Ibanez ve Swirl teslisi başlar. Steve bu uygulamayı çok sever ve “Slip of the Tongue” albümü için çalışmaların başladığı, Whitesnake elemanı olarak pena salladığı günlerde en sık kullandığı gitarların çoğu sıklıkla bu swirl finişe sahip gitarlardır. 





Bu gitarların en tanınanı Whitesnake’in “Fool for Your Loving” videosunda, Steve Vai’in “Passion&Warfare” albümünün kapağında görülen ve Ibanezin Jem serileri ile kıyaslandığında biraz daha geriye açılmış bir tutma boşluğuna (Buna “Monkey Grip” denir) sahip olan Universe model gitardır. Gerçi “Passion&Warfare” albüm kapağında bu gitara (Şekil 2), gitarın pazarlanması ile alakalı bazı ticari nedenlerden dolayı, fotomontaj müdâhalesi yapılmış ve “monkey grip” görsel olarak kapatılmıştır. Daha sonraları ise Steve bu gitarını bir arkadaşına hediye etmiş ve bu finişi seven takımı gıpta ve haset içinde bırakmıştır.

 Bu gitarların finişleri, birkaç yıl önceki bovling topu stratlarının üzerinde bulunanlar ile kıyaslandığında oldukça gelişme kaydetmiştir. Darren’ın desen oluşturma ve deseni gitar yüzeyine yansıtmaktaki, astar üstü baz renk seçimindeki ve desen renklerinin kombinasyonlarının belirlenmesindeki gelişimi ve sanatını getirdiği nokta yadsınamaz. Aynı zamanda New Orleans’da bulunan “About Time Designs” (kısaca ATD olarak bilinir) adlı swirl uygulama atölyesinin de ünü artmaktadır. Ibanez, gelen olumlu tepkiler neticesinde bu finişe sahip gitarları seri üretimle piyasaya sürmeye karar verir ve Darren Johansen ile toplu üretim için anlaşır. Bu düşüncenin ilk neticesi 1990 yılında Universe serisinden (Steve Vai için üretilen 7 telli modelleri) UV77MC’dir. Bu yıl aynı zamanda Ibanez’in ilk seri üretim çıkışlı 7 telli katı gövde elektrik gitarlarını piyasaya çıkardığı yıldır ve UV77MC o yıl pazara çıkan üç 7 telli modelden de biridir. 




Ibanez bu gitarlar için, nedense, büyük bir zahmete girer. Gitarların gövdeleri öncelikle Ibanez’in anlaşmalı olduğu en önemli üretim hattı olan Japonya’daki Fujigen Fabrikası’nda (ki aslen sanıldığının aksine, Ibanez’in kendi fabrikası değil, genel bir gitar fabrikasıdır. Japon Fender, Greco, Tokai, Japon Yamaha gibi birçok markaya da üretim yapmıştır.) gitarların ağaçları birleştirilir, uygun şekilde kesilir, gerekli delikler ve havuzlar açılır ve ana form çıkarıldıktan sonra yarı mamuller boyanma süreci için Amerika’ya gönderilir. Amerika’da ATD atölyesinde swirl işleminden geçirilen gövdeler tekrar Japonya’ya geri gönderilir. Japonya’da şeffaf son kat (clear coat) koruyucu cila uygulamaları yapılarak normal üretim süreçleri ve montajları ile üretim nihayete erdirilir. Elbette ABD pazarı için gitarlar tekrar Amerika’ya ithal edilir. 





Pinpon topu misali bir üretim süreci, elbette ki Ibanez için düşünülmesi gereken bir mesele halini almıştır. Doğal olarak Japon aklı bu işi Japonya içinden bir sanatçı ile çalışmalarına yol açar. Dolayısıyla UV77MC’ler söz konusu olduğunda iki alt türden bahsedilir; ATD ve MKR. ATD, malum Amerika’da boyananlara, MKR ise Japonya’da boyananlara denir. Ancak tamamıyla Japonya kökenli UV77MC’ler, renk ve desen olarak Amerika görmüş modellere nazaran biraz daha kötüdür. Renkler daha az canlı, daha az belirgin/gösterişli, desenler ise daha albenisiz, daha gösterişsizdir. Bu yüzden MKR’ler tüm dünyada Jem/UV fanlarınca biraz hafife alınırlar ve bazılarınca Mustard Ketchup Relish diye dalga geçilirler. ATD ve MKR’leri birbirinden ayırmak, ilk etapta zor gibi gelse bile swirl finişler ile ilgilendikçe biraz daha kolay bir hal alır. Ancak öyle MKR’ler gördüm ki ATD’lere çok yakın desen kalitesine sahiptiler. Yine de renk kalitesi, parlaklık ve albenileri ATD’lerin altındaydı. Muhtemelen Japon ustanın zamanla daha iyi swirller ortaya koymasından kaynaklanan bir durumdu. Eğer ortada belirsizlik yaratan bir durum varsa en garanti yöntem sap cebine yani sap ve gövdenin birleştiği bölgedeki yazıya bakmak olacaktır. Darren kendi boyadığı her gitara model, tarih ve kendi atölyesini içeren ufak bir şeyler damgalar ve bu damga ibanezin fabrikada vurduğu gitarın modelini gösteren damganın üstünde yer alır. ATD atölyesinden çıkan gövdelerin, Darren’ın kendi deyimiyle, %80/90’ı ATD damgalıdır. Sadece yoğun üretimin söz konusu olduğu yoğun zamanlara ait bazı istisnalar çıkabilmektedir. Ayrıca Darren boyadığı “tüm” gövdeleri de fotoğraflamıştır. Çaldığım MKR’lerin hiçbirinin sapını sökmedim ancak jemsite’da sökenlerden, eğer yanlış hatırlamıyorsam, anımsadığım kadarıyla onlarda da bir şeyler damgalı veya yazılıydı. Neticede Vai bu MKR’leri gördüğünde bunların görsel kalitesinden hiç hoşlanmaz ve bunu şiddetle belirtir. Üstelik Japonya’daki boyama süreci beklendiğinden uzun sürdüğünden maliyet üzerinde hedeflenen düşüşü de sağlayamamıştır. Doğal olarak Japonya’daki MKR üretiminin sonu gelmiş olur.

UV77MC’nin Ardından Gelenler

UV77MC’nin kazandırdığı ivme ve Steve Vai’in kişisel sempatisi bu finişlerin Jem modellerinde de değerlendirilebilirliği için cesaret verir. Prototipler hazırlanır Steve Vai için ve 1992 senesinde gülağacı tuşeli ve yeşil sarmaşık inlayli (Şekil 3) Jem77GMC (Green Multicolor) ve kaybolan piramit inlayli akçaağaç tuşeye sahip Jem77PMC (Purple Multicolor) piyasaya çıkar. 92 yılı Ibanez kataloğunun 4. sayfasında Steve’in elinde tüm azameti ile görünen Jem77PMC (ki Vai’i bu gitarı çalarken hiç görmedim) veya aynı yıl Sevilla’daki Expo 92 Guitar Legends Festivalinde, yine Vai’in elinde az da olsa görülen Jem77GMC gerçekten etkileyici gitarlardır. Ancak tüm süslü yapılarına ve cazibelerine rağmen muhtemelen üretim zorluğu/maliyetleri ve pazardaki arz/talep dengesi nedenleriyle hem pek uzun süre üretimde kalmazlar, hem de üretim yıllarında satışa çıkan toplam Jem77PMC ve Jem77GMC sayısı birkaç yüzü geçmez. 






2000’li Yıllar ve Diğer Üreticiler

1993 yılı swirl finişe sahip ibanezlerin üretiminin son yılı olur. 94 ile birlikte bu finiş yöntemi yedi yıl boyunca rafa kalkar. Ne seri üretim gitarlar, ne de LACS (Los Angeles Custom Shop, Ibanezin sadece anlaşmalı sanatçılar ve ar-ge çalışmaları için gitar yaptığı atölyesi) üretimi gitarlarda, bildiğim kadarıyla hiç swirl finiş uygulaması olmadı. Darren ise seri üretimde UV77MC, Jem77PMC, Jem77GMC, özel olarak ATD atölyesinde yaptıkları derken ününü iyice pekiştirmiştir. Seri üretime haiz Ibanezler için olmasa da farklı gitar atölyelerinde üretilmiş Ibanez replikaları için swirl finişler yapmanın yanı sıra, belki bazen daha bile yoğun olarak özellikle yakıt depolarına olmak üzere motosikletler, motosiklet kaskları, motorlu taşıt parçaları veya çeşitli promosyon ürünleri gibi türlü alet edevata da finiş uygulamaktadır. Sattığı boyanmış replika gövdelerin fiyatlarını halen net hatırlarım (vakti zamanında kaydetmiştim) ve fotoları da arşivimde durur. Müşterinin temin ettiği zımparalanmış (boya kaldırmanın gerekli olmadığı) gövdelere 5 renkli swirl uygulamak için 460$, 7 renklisi için ise 525$ ücret talep ederdi. Elinizdeki standart bir RG gövdesinin Passion&Warfare kapağındaki gibi görünmesi için ise toplamda 700-750$ civarı bir maliyet söz konusu oluyordu. Yaptığı swirl işlerinden en meşhurlarından birisi de Avustralyalı bir gitarist (Cereal Killer’dan Simon) için bir RG550’den döndürdüğü Jem77BMC’dir (Şekil 4).  


Sözü geçen rakamlar, var olan ilgi başka insanları da bu uygulamayı deneme yolunda cesaretlendirdi ve zaman içinde çeşitli ülkelerden çeşitli boya atölyeleri de swirl uygulama hizmeti vermeye başladılar. Bunların başında Herc Fede’yi örnek göstermek lazım gelir. Ayrıca Amerika’daki Sims Custom Shop, İngiltere’den Richard Fay, İsrail’den Avi (soyadını unuttum ancak harikulade swirl işleri vardır ve Darren’ın ardından, bence, en iyi swirl işini yapar), Arjantin’den Tubarao Guitars’ı ve yine Amerika’dan Nate Perle’yi de unutmamak gerek. Bu üreticilerin çoğunun ilk dönem işleri pek de parlak sayılmazdı ve Darren’ın o anki kalitesinden fark edilebilir ölçüde uzaktı. Ayrıca Darren ortada tüm ihtişamıyla arzı endam ederken, doğal olarak, swirl işleri için talep ettikleri ücretler daha düşüktü. Yıllar içinde ise çoğu finiş kalitelerini yükselttiler. Özellikle 2003 yılındaki bir olay onların çok deneyim kazanmalarına sebep oldu diyebiliriz ama buna daha sonra deyineceğim. Fede ve Richard Fay birkaç yıl önce işi bıraktı, Avi ve Sims ise devam ediyorlar ve ciddi güzel swirl uygulamalarına sahipler. Nate ise ebay’de oldukça ucuz gövdeleri satmaya çalışıyor. Ancak desen oluşturmada yetenekli olsa da sattığı gövdelerin ağaçları ve işçilikleri dahası bu işteki özeni o kadar düşük ki olay anlamını yitiriyor. 1-1,5 sene evvel şeffaf kat atıp sap yaptığımız bir Perle Swirl gövde sayesinde epey izlenim sahibi oldum ve jemsite’da da pek iyi bir itibarı yoktur Perle’nin ama yine de olay öncelikle kendinin, sonrasında ise ucuz etin yahnisine koşanların bileceği iş...

2000 yılında Ibanez çok özel ve koleksiyon değerine haiz yeni bir Jem piyasaya sürer; JemVAI2K (veya Jem2KDNA veya kısaca DNA). Sadece 300 adet ile sınırlı bir üretim yapılmıştır. Diğer Jemlerle teknik özellikler olarak büyük yakınlık olsa da iki şey büyük fark yaratır; ilki bu serinin standart Jem/UV üretim hattından öte Hoshino’nun (yani Ibanez’in) özel bir atölyesinde (Not:Muhtemelen Nagoya’dakinde) boyama, cila, montaj ve ayarlama aşamalarına girmesi ve ikinci olarak ise, seriye de adını veren konudur, Steve Vai’in kanı... Bu gitarın swirlünün renk elemanları kan kırmızı, neon yeşil, neon kırmızı, neon sarı, siyah ve neon pembedir. Steve Vai’in kanı ise “kan kırmızı” pigmenti içine 8:1 oranında karıştırılmıştır (Şekil 5).


ATD’nin kayboluşundan Bugüne



2003 senesi swirl fanları için oldukça ilginç bir yıl oldu. O yıl, adını unuttuğum, bir kasırga New Orleans’a büyük zarar vermişti, çoğumuz hatırlarız. Aşağı yukarı o zamanlar bazı nahoş iddalar olmaya çıkmaya başlar Darren ve ATD hakkında. Darren’a swirl uygulanmış gitar yaptırmak veya kendi gitarlarını swirlletmek için ödeme yapmış bazı insanlar ona ulaşamamaya, teslim süreleri gelmesine rağmen ekipmanlarını veya paralarını geri alamadıklarını belirtip Jemsite’da bir başlık açarlar. Başlığın konusu “Darren ve ATD’ye ne oldu?” gibi bir şeydir ve daha sonradan sabit bir duyuru başlığı halini alır. İçeride bazı insanların şikayet ve mağduriyetlerini belirttiği konuların ana konusu Darren’a kasırga öncesi belli bir miktar para, gitar vs. verilmesi ancak üzerinden, olması gerekenden daha uzun bir zaman geçmesine rağmen herhangi bir gelişme olmaması, Darren’ın giderek daha da nadir olarak ortalarda görünmesi ve nihayetinde tamamen ortadan kaybolmasıdır. Şikayetçi insanlar tüm dünyadandır, İngiltere, Japonya, ABD ve Avrupa’dan insanlar Darren’a hatırı sayılır ödemeler yaptıklarını, işin teslim zamanı geçmesine rağmen hem eposta, hem de telefon ile denemelerine rağmen Darren’a ulaşamadıklarını ve nihayetinde yerel polise başvurduklarını belirtmişlerdir. Bu süreçte ATD’nin internet sitesi de kapanır. İddalar çok ciddidir ve ortada dolandırıldığını söyleyen hiç de azımsanamayacak bir grup insan vardır. Ancak şaibeler ve ithamların ötesinde, olayın açık olan kısmı şudur; Darren ve ATD ortada yoktur. 

Bu kayboluşun ardından Herc Fede ve USA Sims hem fiyatını (neredeyse ATD fiyatına geldi) hem de kalitesini arttırdı.Richard ve Avi de kalitelerini ve işlerini arttırdılar ancak ABD’de yaşamamaları her türlü dezavantajlarına da sahiptiler. Ibanez ise en son 2005 yılında RG2005 adında sınırlı üretim siyah beyaz swirle sahip bir seri çıkarır. Swirl işini Japonya’daki bir usta yapmıştır ama MKR’leri yapanla aynı usta olup olmadığı belirsizdir. İşin bana tuhaf olan bir kısmı ise aynı siyah/beyaz swirl fikrini bir modelleme programı ile tasarlayıp 2004 yılında jemsite ve vai.com gibi forumlarda insanların beğenisine sunmuştum ve “tesadüfi olarak” o konsept 2005 yılında Ibanez tarafından bir seri üretimle piyasaya çıkmış olur. Hala içimde bir “acaba?” hissine sahibim.

UV77MC’nin Dönüşü

2010 yılı NAMM fuarı ise Jem/UV ve hatta swirl hayranları için büyük bir sürprizdir. Darren geri dönmüştür ve üstüne üstlük öyle bir gitarla da dönmüştür ki... 20.yıl özel seri Universe’ü, UV77REMC (Şekil 6). Bu gitarın sapı standart üretim jem/UV’lerden farklı olarak Suggi’de (ki çift saplı 2610RE, JSBDG ve PGMFRM gibi çok üst seviye Ibanezleri de üreten custom shoptur) özel olarak eskinin ve yeninin ideal birleşimi fikri ile yapılmıştır. Eski tip bir sap/gövde birleşim noktasına sahiptir, Lo Pro Edge 7 (ki F.Rose türevleri içindeki en iyi köprüdür) köprüye sahiptir, sap başında “volute” adı verilen bir çıkıntı vardır (ki hem ton, hem ses uzaması hem de rezonasyon için önemlidir bu “volute”) ve 5 parçalı bir sapa sahiptir. Toplamda sadece 100 tane üretilmiştir bu çok özel gitar ve bunun da 60 tanesi ABD pazarına ayrılmış durumda. Dünyanın geri kalanı ise o 40’ı paylaşacak. Fiyatı ise 8000$ gibi mortgage kredisi seviyelerinde bir meblağ  Eğer Türkiye’ye gelecek olursa gitar hakkında detaylı bir inceleme yazmaya hevesliyim. 







Swirl ve Cazibesi



Söz konusu swirl finişler olduğunda birçok gitarist ikiye ayrılabilir sevenleri ve hiç sevmeyenleri olarak. Tepkiler de “Ne lan bu?” seviyesinden “Oha lan!” arasında değişmektedir bunun ötesinde swirlleri özel yapan bazı şeyler var; her şeyden önce swirl finiş uygulanmış bir gitarınız varsa kesinlikle size özel bir gitarınız var demektir. Bu boya suyun üzerinde desen oluşturma ve gitarı boyalı su tankına daldırma yöntemine dayandığı için oluşturulan desenlerin tekrarı imkansızdır. Aynı renk konseptleri ve desen oluşturma teknikleri de uygulansa sadece yaklaşılabiliyor ve asla aynı olmuyor. Tamamıyla “nadide” ve size özel. Bir diğer avantajı oldukça dikkat çekici olması. Son yıllarda dağın taşın, benim sıkıcı bulduğum bir şekilde, siyah gitarlarla dolduğunu da düşünürsek bu tür gitarların sahne için çok daha uygun olduğunu düşünüyorum. Sahnede konser veren veya belki de özellikle düzenli program yapan grupların gitaristlerinin belli bir seviyede dikkat çekmesi, seyircilerin ilgisini toplaması gereklidir. Bu noktada swirl finişler “Hey, ben buradayım, bana bakın!” intibası kazandırmak adına fantastik bir alternatiftir. Zevk ve renk konfigürasyonu elbetteki herkes için kendine münhâsır bir konudur. Lâkin swirl finişler “farklı” olmaları, albenileri, kişiye özel olmaları, sahneden bayan hayran kazandırmadaki artıları ve nâdirlikleri ile gitar dünyasının lolipopları olarak sempati toplamayı hak etmektedirler. 



Tarafımdan yazılmış olan bu içerik Sound Dergisindeki "Gitarizm" Köşesinde (Nisan 2010) yayımlanmıştır. İzin alınmaksızın ve/veya "TAM" kaynak gösterilmeksizin alıntılanması, kopyalanması durumunda derginin yayımcı şirketi gerekli her türlü yasal yaptırımlara başvurmaya yetkilidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar