11/20/2011

Michael Spalt Özel Röportajı


Bill Bartolini ve Mike Spalt

Herkese müzik dolu bir yeni yıl dilekleriyle Merhaba! Bas gitar günlüklerinde 2011 yılının ilk olarak sıradışı bir lütiye olan Michael Spalt konuğumuz olacak. Kendisi hem geleneksel yapım tekniklerini güzel sanatlar konusundaki tecrübesi ile birleştiren, hem de sıradışı malzeme ve dizaynlara imza atan özel bir isim. Yalnız buradaki kendisini sadece bas gitar üzerine yoğunlaştığını düşünmeyin. Ayrıntılı olarak inceleyeceğimiz hibrid konseptine ek olarak, özel reçine ile kaplanarak dekoratif malzeme ve öğeler de içeren Totem gitarları da, övgüyle anılan enstrümanlar arasında. Özellikle “custom” gitarlarla ilgilenenlerinin Spalt web sitesi ve video bağlantılarını incelemesini hararetle tavsiye ederim. İşte Michael ile yaptığımız görüşmeden sizler için derlediğim notlar.

Koray: Michael, Sound dergisi Bas Gitar Günlükleri’ne hoşgeldin. Önce gitar ve bas yapmaya nasıl başladın ve Spalt Instruments’ı kurdun, anlatır mısın?

Michael: Merhaba. Gençlik yıllarıma dayanan bir gitar merakım vardı. Ama daha o zamanlarda gitarların farklı tınılarının, çalmaktan daha çok dikkatimi çektiğini söyleyebilirim. Daha sonra gitar yapımına, senaryo yazmaktan arda kalan zamanlarımda ellerim boş kalmasın diye, hobi olarak yeniden döndüm. Ama birkaç yıl içerisinde asıl ilgim bu yöne kaydı ve bu işten  yazmaktan daha çok hoşlandığımı fark ettim. Şimdi de hayatımı gitar ve bas yapımından kazanıyorum. Tabii tüm zamanımı bu işe adamak ve yapımı “iş” haline dönüştürmek biraz zaman aldı.





Besteci Eggardo Simone için yapılan Spalt perdesiz bas gitar. Gövde ekleri maun, sap wenge/purpleheart/padouk, klavye Brezilya gülağacı

Koray: Görsel ve uygulamalı sanatların çeşitli dallarında eğitimin ve tecrüben var. Bu konudaki geçmişinden de biraz söz eder misin?   

Michael:  Tabii. Lisans eğitimi olarak San Francisco’da film, fotoğrafçılık ve resim eğitimi aldım. Ardından Viyana’ya geldim, dergi ve albüm kapakları, moda aktiviteleri gibi işlerde fotoğrafçılık yaparken Viyana’da Uygulamalı Sanatlar Akademisi’nde resim eğitimini sürdürdüm. Ancak asıl ilgimin film olduğunu fark ederek Los Angeles’a taşındım ve film endüstrisinde çalışmaya başladım. Burada özel efektler ve set konstrüksiyonu konusunda uygulama imkanı bulduğum teknikler ve malzemeler üzerine ilgili kazandığım tecrübe, daha sonra gitar yapımında çok işime yaradı. Bahsettiğim gibi, film endüstrisinde senaryo yazarlığı yaparken enstrüman yapımına yeniden döndüm ve kariyerimi bu konuya yönlendirme kararı aldım.  

Koray: Hibrid gitar/bas konsepti fikri nereden aklına geldi, bu düşünceyi nasıl geliştirdin?

Michael: Hibrid konsepti, önce enstrümanı temel bileşenlerine indirgemek, daha sonra değişebilen parçalarla modüler bir dizayn ortaya koyma düşüncemin bir sonucu aslında. Böylece hem müzisyene özel olarak yapılmış bir enstrüman sağlanmış ve hem de istendiğinde kolaylıkla yeniden konfigüre etme imkanı sunulmuş oluyor. Bu amaçla ağaçlara ek olarak diğer malzemeleri de dizayna katmak istedim. Alüminyumun stabilite, tonal zenginlik ve sustain gibi özelliklerinden dolayı bu dizaynda önemli bir yeri var. Burada dizayn temel olarak, sap ve gövdenin diğer kısımlarının eklendiği alüminyum bir merkezi gövde plakasından oluşuyor. Bu merkezi gövdeye sap dışında köprü, manyetik, elektronikler ve gövdenin diğer kısımları bağlanıyor. Tabii hemen neden sapta da alüminyum kullanmadığım sorusu akla gelebilir. Sap malzemesi olarak alüminyumun bazı sıkıntı tarafları var; ayrıca müzisyenin rahatlığı ve alıştığı hissi verebilmek için de sapta kaliteli ağaçları tercih ediyorum. Tabii Hibrid bas ve gitarlar ortaya çıkmadan birçok konvansiyonel enstrüman ve “art” gitar ürettim; bu süreçte de sayısız konfigürasyon ve malzeme denedim.  
           
Hibrid bas gitarlarda üç temel model var; konvansiyonel manyetikli 4 ve 5 telli baslar (Matrix ve Terminator), ayrıca LightWave optik manyetik taşıyan 4, 5 ve 6 telli baslar (Magma). Buradaki model adları benim kullandığım isimler olmasına rağmen aslında tüm özellikleri sabit standart bir üretim modeli söz konusu değil. Ortak noktaları sap ve gövde parçalarını taşıyan anodize alüminyum merkezi plaka. Bunun dışında tüm baslar özel sipariş üzerine el yapımı olarak ortaya çıktığı için hepsinde az ya da çok farklılıklar oluyor. Gövde ve sap için birçok farklı ağaç kullandım, benzer şekilde standart manyetik ve devrelerde de tercih edilen Bartolini, Seymour Duncan, EMG gibi birçok markayı baslara uyguladım. Bunun dışında perdeli yada perdesiz seçeneği, skala uzunluğu, sap ölçüleri, köprü, kulaklar gibi özellikler de tercihe göre belirleniyor. Ek olarak grafit yapılı saplar da hibrid baslarda kullanıldı. Roland firması için V-Bass sisteminin demosu için yaptığım optik manyetik ve MIDI çıkışlı 6 telli bir Magma da üretmiştim.


Besteci Eggardo Simone için yapılan Spalt Bas gitar. Gövde ekleri maun, sap wenge/purpleheart/padouk, klavye Brezilya gülağacı


Koray: Hibrid basların tonlarını daha konvansiyonel baslarla karşılaştırırsan hangi farklı ya da benzer yönleri var, anlatır mısın?

Michael: Genel olarak hibrid basların sound’u daha temiz, belki piyanoya benzer olarak tarif edebilirim. Alüminyumun çok sıcak bir tonu var ve bu özelliği nedeniyle bas gitar yapımına çok uygun. Sap ağacı ve elektronik sistemlerin tonları da, diğer konvansiyonel baslarda olduğu gibi sonuca önemli katkıda bulunuyor tabii. Ek olarak hibrid basların genelde daha hafif ve ergonomik bir yapıya sahip olduklarını söylemem gerekir, tabii şekil farklılığı belki başta biraz değişik gelecektir ama alıştıktan sonra çok rahat olduğu fark ediliyor. Bence bu dizayn konusundaki en önemli sorun ise tutuculuk; müzisyenlerin daha farklı, alışılmış kalıpların dışında kalan enstrümanlara mesafeli yaklaşması.



Spalt Magma 5 telli perdesiz bas gitar. Gövde ekleri flamed koa / spalted maple, klavye grafit



  Spalt Magma 6 telli perdesiz bas gitar. MIDI sinyali için 13pin çıkışlı, Roland V-bass için demo bası olarak üretilmiş. Gövde ekleri bubinga / wenge / spalted maple, sap wenge/maple

Koray: Diğer bir ilginç tasarımın da “vViper” bas gitar. Bu enstrüman, konvansiyonel bir gövde üzerinde pozisyone değiştirilebilen “kayan” bir manyetik taşıyor.



Michael: Evet, ben herzaman ilginç, değişik tasarımların peşindeyim. Gövde üzerinde kayarak aynı manyetikten farklı tonlar elde edebilme düşüncesini de önce hibrid baslarda denemiştim. Takip eden birçok deneme ve incelemenin ardından patenti de bana ait olan “vViper” dizaynını oluşturdum.

Koray: Peki “vViper”ların sound ve tonlarını nasıl tanımlarsın?  

Michael: Bu sistemin alışılmış iki manyetikli sistemlerden bazı farklılıkları var. Bunlardan ilki ve en önemlisi, pozisyona bağlı olarak tonda çok geniş bir varyasyon imkanı sağlaması. Manyetiği bulundurduğunuz yere göre sabit pozisyona göre hafif ya da çok farklı tonlar elde etmeniz mümkün olabiliyor. Bir anlamda bas gitardan kendinize ait bir tonlama elde etmek mümkün hale geliyor. Tabii çift manyetikli enstrümanlarda, manyetiklerin özelliğine göre ciddi sorun olabilen faz uyumsuzluğu gibi sorunları ortadan kaldırılmış oluyor. İkinci önemli avantajı da duruma, şarkıya ya da partisyona göre istenilen ton için manyetiğin pozisyonunu ayarlayabilme imkanı. Bu özelliği daha farklı efektler için de kullanabilirsiniz. Mesela (solo bas albümleri ile tanınan) Steve Lawson vViper’ı denediğinde manyetiği hızla öne arkaya kaydırarak belirli partisyonlarda wah-wah benzeri bir etki elde etmişti. Ton olarak da manyetik daha önde konuşlandırıldığında P-bass (Precision Bass), daha arkadayken ise Jazz Bass köprü manyetiği ile Musicman tonları arasında bir sound elde etmeniz mümkün. Bunun dışında vViper, genel anlamda net ve temiz bir tona sahip. Açıkladığım gibi, bu enstrümandaki alışılmış bas gitar soundlarına çok yakın tonlarının yanı sıra kendisine özgü tonlarını da müziğinizde memnuniyetle kullanabilirsiniz.   




Koray: Gelecek için plan ve düşüncelerin nedir? Üzerinde çalıştığın başka projeler var mı?

Michael: Şu anda Avusturya, Viyana’da atölyemin hazırlıklarını tamamlamak üzere çalışıyoruz. Burada daha geniş bir merkezimiz olacak ve üretim kapasitemizi arttırabileceğiz. Özel üretim dizaynların yanı sıra müzik marketlerden elde edilebilecek daha hesaplı modelleri de portföye eklemeyi planlıyorum. Ayrıca hibrid gitar ve bas modellerinin de maliyet etkin olarak üretilip daha yaygınlaşması için çalışmalarım var. Tabii benim için önde gelen yüksek kalite arayışı her zaman olduğu gibi asıl hedefimiz olmayı sürdürecek.        

Koray: Bu keyifli ve ilginç konuşma için teşekkürler Michael. Sound dergisi okurlarına kapanış cümleleri olarak neler söylemek istersin?

Michael: Farklılıklara açık olun, küçük değişiklikler yapın. Bu sizi müziksel olarak daha yaratıcı bir yola yönlendirecektir. Müziğin yönü ve enstrüman yapım teknolojileri arasında her zaman bir paralellik oldu ve bu konuda keşfedilmeyi bekleyen daha çok şey var!!!

Ayrıntılı bilgi için: http://www.spaltinstruments.com/
  
Gourmet Guitars Michael Spalt:


Röportajı Yapan: Koray Ergünay (Bas Gitar Günlükleri)

Tarafımdan yazılmış olan bu içerik Sound Dergisinde (Ocak 2011) yayımlanmıştır. İzin alınmaksızın ve/veya "TAM" kaynak gösterilmeksizin alıntılanması, kopyalanması durumunda derginin yayımcı şirketi gerekli her türlü yasal yaptırımlara başvurmaya yetkilidir.


1 yorum:

  1. Blogcular Gityat.com ' da toplanıyor. Yazılarınızı Gityat.com ' da paylaşabilir, kendi kanalınızı kurabilirsiniz. Sizleri de aramızda görmek bizi çok mutlu eder.

    YanıtlaSil

Popüler Yayınlar