Ben ve sevgili dostum Koray Ergünay, beraber bir röportaj gerçekleştireceğiz. Konuğumuz prodüktör ve müzisyen Volkan Yırtıcı. Çapraz sorgu başlasın o zaman :)
Barış:
Merhaba Volkan. Bu ay Koray ile birlikte çok ilginç ve pek de alışıldık
sayılamayacak bir şey yapıyoruz ve ilk olarak seni seçtik. Önce Koray sana bas
gitar kayıtları ile alakalı bir grup soru soracak, akabinde de ben gitar
kayıtları ile ilgili sorularımı soracağım. Öncelik Koray Hocam’da...
Koray:
Merhaba Volkan. Çok değişik işlere imza atmış olmakla birlikte genel olarak bir
rock prodüktörü olarak tanınıyorsun. Bu görüşe katılır mısın?
Volkan: Merhabalar.. Evet,
son yıllarda birçok rock grubunun müzik prodüktör ve aranjörlüğünü yapıyorum.
Ama öncelikle ben 15 yıldır stüdyocuyum. Bu süre zarfında değişik müzik
tarzlarında bine yakın kayıt yaptım, jenerik müzikleri ve hatta çocuk müzikleri
besteledim. Yine de, evet şöyle bir gerçek var ki özellikle 2007 yılında
çıkarttığım solo albümüm “Yanlış Notalar”dan sonra daha çok rock grupları ve
sanatçıları benimle çalışmayı tercih ediyor.
Volkan, Sahibi Olduğu Detay Stüdyolarında...
Koray: İstersen yavaş
yavaş işin teknik kısımlarına biraz daha ayrıntılı olarak girelim. Bir grubun
kaydı sırasında bas gitarı nasıl ele alırsın? Kayıt sıralaması açısından bir
tercihin var mı?
Volkan: Ben aslında kayıt
sırasında, özellikle de enstrüman tonları gibi temel şeyleri spontan olarak
kotarmaya çalışmaktan pek hoşlanmam. Bunu sadece bas gitar için değil, projede bulunan
bütün enstrümanlar için söyleyebilirim. Bu nedenle ön prodüksiyon ve aranje
dönemi benim için çok önemlidir. Bas gitarda, asıl kayıtlara başlamadan önce,
ne çalınacağını, hangi gitarla çalınacağını ya da nasıl bir sound istediğimizi
önceden planlamaya gayret ederim. Genelde kayıt performansı enstrümancılara
biraz da stres kaynağı olduğundan dolayı; ben en azından ön kayıtlar alarak bu
stresi ve hata olasılığını en aza indirmeye çalışırım. Anlattığım bu yaklaşım, tabii
ki daha çok profesyonel çalışmalar veya geniş zamana yayılmış projeler için
uygulanabiliyor. Eğer hızlı bir çalışma gerekiyorsa, baştan olabildiğince temiz
ve işlenebilir bir malzeme almaya gayret ederim. Özellikle de canlı davul olan
kayıtlarda, bası davul kaydından sonra almak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü
davulu tamamen edit yapacak ve bası flat olarak direkt gitardan DI aracılığıyla
alacak bile olsanız, davulcunun nüansını duyarak çalan basçının, ortaya daha
müzikal bir duyum çıkarabileceğini düşünüyorum. Ama şartlar uymuyorsa davuldan
önce de bas gitarı kaydetsek kimsenin bizi cezalandıracağını sanmıyorum!
Koray: Peki bas gitarın
kaydı sırasında nasıl bir yaklaşım izliyorsun? Preamfi, mikrofonlama, kabin
konusunda belirli bir tercihin ya da özellikle kullandığın bir setup var mı?
Volkan: Az önce de
söylediğim gibi, işe soyunmadan önce iyi bir ön hazırlık yapmaya gayret ederim.
Grubun ya da prodüktörün tercihine (eğer prodüktör bensem, kendi tercihime)
göre nasıl bir kayıt yöntemi uygulayacağımıza karar veriririz. Bunun için küçük
kayıt denemeleri yapıp (hatta hızlı bir premiks yapıp) istediğimiz sound’a
ulaşmaya çalışırız. Açıkçası gitarda ve basta her zaman kabinden alınmış soundu
kişisel olarak tercih ediyorum. Yine de bas gitardan kesinlikle temiz bir
sinyal de alırım çünkü mikste ummadığınız bir şey ortaya çıktığında geriye
dönebilmek ve müdahale edebilmek önemli... Bunun dışında genelde alt frekansları
daha yoğun bas soundunu seviyorum. Ancak basın çaldığı notaların anlaşılır
olması gerekliliğini de hep göz önünde tutarım. Hem kabin hem preamfi
kullandığımda genelde bas soundu kabinden, anlaşılırlığı da preamfi sinyalini
kullanarak elde etmeye çalışırım. Preamfi ve kabinle eşzamanlı aldığınız
kayıtlarda, klasik olarak gecikme ve faz problemleri ortaya çıkabilir. Bu
yüzden, bu iki kanalı kullanırken çok dikkatli olunmalı… Kabin için mikrofon
seçerken, müzik ve tavrın özelliklerine göre daha geniş bir sound için genelde
kondenser, daha net bir sound için ise dinamik mikrofon kullanmak ilk denemelerim
olur. Bu mikrofonlarda genelde AKG C414, Shure Beta 57, SM 57 bazen de Beta 52
olur. Elimde Avalon, Neve, Universal Audio gibi önemli mikrofon preamfileri
var. Her enstrumanda olduğu gibi bas kaydında da bu preamfileri kullanıyorum.
Eğer ne yapsak diye düşünmeye fazla vaktim yoksa, ilk tercihim her zaman
Universal Audio LA-610’la line almak oluyor. Çünkü bu preamfi alt frekansları
çok dolgun ve yumuşak veriyor, beni bu güne kadar hiç üzmedi (gülüyor). Bir gün
gözden çıkartabileceğim bir Yamaha NS10M bulduğumda hoparlörü sub mikrofonu
haline getirip, kayıt almayı çok istiyorum ama kendi NS10M’lerime kıyamam
(gülüyor)…
Koray: Peki, güzel
tonumuzu çektik ve bas gitarın kayıtlarını sağ salim tamamladık diyelim.
Prodüksiyonun bundan sonraki
aşamalarında bas gitar sinyallerine ne gibi işlemler uygularsın?
Volkan: Bir bascı bu
soruyu soruyorsa dikkatli cevap vermem lazım(gülüyor). Miks işi hem teknik hem
de biraz deney yapma işidir. Öncelikle, yine projenin genel sounduna göre nasıl
bir EQ ve kompresyon kullanacağımı bulmaya çalışırım. Bası tek olarak
konumlandırmaktan ziyade, müziğin içinde
nasıl duyulduğuna dikkat ederim. Kick’le basın balansı ve EQ dengesi genel
sound için çok önemli. Ayrıca mutlaka, ileride sorun olabilecek frekansları
bulmaya çalışırım, bunları mastering işlemine bırakmaktan çok hoşlanmıyorum.
Bunun dışında Ampeg SVX plugini ile oynamayı seviyorum, bazen onu da devreye
sokarım. Yine plug-in olarak Waves Rbass ve UAD-2 nin kompresörlerini
kullanmayı çok seviyorum. Önemli silahlarımdan biri Emprical Labs Fatso analog
kompresör ve basta harikalar yaratabiliyor.
Koray: Teknik uygulamalar
konusunda tercihlerini öğrendikten sonra gelelim işin icracı tarafına… Stüdyocu
ve prodüktör olarak, kayıt sürecine girmiş grupların bas gitarcılarına ne gibi
önerilerin olur?
Volkan: Özellikle bas gitarın,
kayıt için iyi durumda olması çok önemli. Kayıtlarda oldukça sık karşılaştığım
ve beni en çok zorlayan sorun, bas gitardaki entonasyon problemleridir. Bu ve
bunun gibi enstrüman ayarları ile ilgili sıkıntıların mutlaka kayıttan önce
giderilmesi gerekli. Eğer anlattığım gibi bir ön prodüksiyon aşaması yapacak
imkan olmamışsa; çalınacak partisyonların ne olacağına kayıtta karar vermek de
her zaman çok hayırlı olmayabilir (gülüyor)…
Barış: Şimdi de mikrofonu
ben alayım ve gitar kayıtlarına gelelim… Solo ve ritim gitar kayıtları olarak
ayrı ayrı düşünecek olursak nasıl bir amfi, kabin ve mikrofonlama yöntemlerini
daha çok tercih ediyorsun?
Volkan: Eğer büyük bir
amfi ile gitarı kaydediyorsam, sesin hacmini daha iyi yansıtabilmek için birden
fazla mikrofon kullanırım. Genelde Sennheiser E906 ve Shure SM 57’yi aynı anda
alır daha sonra mikste oranlarına karar veririm. Bazen de biraz ambiyans için
uzağa bir Neumann M147 koyarım. Gitarda kullanacağım mikrofon pre-amfisi olarak
ilk tercihim her zaman Neve 1073 olur, özellikle drive tonlarında müthiş bir
etkisi var. Daha harmonikli ve sıcak bir sound ortaya çıkıyor. Focusrite Red2
EQ’da özellikle rock gitar tonlarında bence mükemmel sonuç veriyor... Aslında ben gitar
kayıdını solo ve ritim kaydı diye pek ayırmıyorum. İkisini bir bütün olarak ele
alıyorum. Genelde ritimler için daha parlak, sololar için daha mid karakterli
ekipmanları tercih ederim. Soloları daha net, daha ortada düşünmeye çalışırım.
Özellikle de ajiliteli bir solonun en küçük ayrıntılarını bile duyurmaya gayret
ederim. Şarkının içinde sürekli amfi ve renk değişmesini çok doğru bulmuyorum.
O yüzden benzer partisyonlar için tek bir setup kurup, onun üzerinden küçük
değişiklikler yaparak, sound bütünlüğünü korumaya çalışırım. Eğer elimizde
yeterli ekipman mevcutsa, melodi çalan partisyonları ayırmak için başka bir
setup kurmayı denerim.
Barış: Bazı şeyleri daha
net konuşabilmek, örnekleyebilmek adına, muhteşem albümün “Yanlış Notalar”ı baz
alarak devam edelim. Yapısal olarak nasıl bir kayıt düzeneği kurduğunu
anlatabilir misin? Özellikle “Reaksiyon” adlı giriş şarkındaki lead ve solo
gitar kaydı, gerek ton, gerekse de şarkı içindeki yapı olarak, bu tür enstrümantal
eserler baz alındığında, yurdumuz için çok şık bir örnek olduğunu düşünüyorum.
Volkan: Şimdi bakıyorum,
“Yanlış Notalar”ı kaydedeli 5-6 yıl oluyor. Üstünden oldukça uzun bir zaman
geçti. Doğruyu söylemek gerekirse, o zamanki teknik ekipmanım ve bilgim şimdiki
kadar değildi. Ama albümün çok duygusal
bir yeri var benim için. Çok özverili bir çalışma olmuştu. Yanlış
hatırlamıyorsam, Reaksiyon’da ritimler için Marshall JMP-1 preamfi, ve Mesa Boogie SimulClass 90/90 power amfi;
melodiler için Marshall TSL 100 kafa ve Mesa Boogie V-Twin preamfi kullanmıştım.
Kabin Marshall 1960, gitar da benim emektar Charvel’di. “Yanlış Notalar”da
albüm sound bütünlüğünü çok düşünmeden çalışmıştım. Çünkü şarkılar farklı
tarzlarda ve farklı duygularda idi. O yüzden soundları da aynı olmamalıydı.
Neredeyse her şarkı için şarkının tarzına göre farklı davul, gitar, bas tonları
düşünmüştük. Belki “Yanlış Notalar” farklı kılan özelliği de bu oldu. Hem
teknik hem de kişilik olarak beni çok olgunlaştıran bir çalışma olmuştur “Yanlış
Notalar”... keşke daha çok insana ulaşabilseydi...
Bana Göre TR'de Yayımlanmış En İyi Albümlerden Biridir, Aklınızda Olsun...
Barış: Yerden göğe kadar hemfikirim. 2007’nin,
bana göre, en iyi albümüydü ama çok kişinin ıskaladığı bir albüm oldu. Peki solo
gitarcılık işlerini evde kendi kendine, stüdyo ortamı, ses teknisyeni gibi dış
destekler almadan yapan gitaristler için ne gibi tavsiye ve yönlendirmelerin
olabilir? Bunu, hem bu işlere girmek isteyen ancak nereden başlayacağını
bilmeyen tazeler, hem de daha büyük çaplı olarak ev kayıtlarını yapan, Amplitube
gibi yazılımlar kullanan insanlar için ayrı ayrı yanıtlayabilirsen sevinirim.
Volkan: Kayıt işi çok
tecrübe isteyen bir iştir. O yüzden şunu öncelikli olarak söylemeliyim ki; eğer
yapacağınız kayıttan bir beklentiniz varsa kesinlikle bir profesyonelden destek
almak gerekir. Kendi imkanlarıyla kayıt yapmanın rahatlık, bütçe ve zaman
açısından müzisyene olumlu etkisi tartışılmaz tabii. Bunun için beklenti ve
kaynaklarınıza uygun bir ses kartı, bilgisayar ve bir müzik programı edinmeniz
ilk etepta belki yeterli olacaktır. Evde kayıt işine yeni başlayanlar için
tavsiyem; işe koyulmadan önce bu konuyla ilgili bol bol araştırma yapmaları
olur, çünkü bu burada birkaç cümleyle anlatamayacağım kadar derin bir konu (gülüyor).
Ben özellikle gitar tonlarında yazılım kullanmaktan hoşlanmıyorum, bu konuda
belki biraz eski kafalıyım… Yine de eğer elektrogitar üzerinde çalışıyorsak,
direkt kayıt almak yerine analog bir preamfi kullanmak sinyal kalitemizi biraz
daha arttırabilir. Amplitube, Guitar Rig ya da benzer programların hiçbir zaman
gerçek bir amfinin yerini dolduracağını sanmıyorum. Belki evde kayıt yaptıktan
sonra bir stüdyoda reamp yapılabilir.
Volkan ve Koray Sahnede...
Barış: Son zamanlarda Eskişehir’den “Hope toFind” ve “Masal” gibi gruplara kayıtlar yaptığını biliyorum, ki bence şu hızlı
tren vesilesiyle Ank./Esk. ulaşım süresinin bir saate inmiş olması özellikle Eskişehir,
Bursa gibi illerde yaşayan müzisyenler için büyük bir kazanç. Daha büyük
projeler olarak ise TNK ve ZAKKUM gibi gruplara prodüktörlük yaptın. Biraz da bu
çalışmalardan ve yeni projelerden bahsedebilir misin?
Volkan: TNK’nin “Söyle
Ruhum”, Zakkum’un 13 isimli albümlerinde prodüktörlüğün yanı sıra düzenlemeleri,
kayıt ve miksleri de yaptım. Her iki proje de sorunsuz ve çok keyifliydi. TNK “Söyle
Ruhum” albümü çok emek harcanmış bir çalışma ve bunun karşılığı alındı. Albüm
çok iyi bir çıkış yakaladı. Özellikle de TNK’nin çıktığı tarihlerde yaşanan
albüm patlamasına rağmen sıyrıldı ve yükselen gruplardan biri oldu. Zakkum’un
yeni albümü geçtiğimiz şubat sonu
raflarda yerini aldı. Ön hazırlık sürecini de düşünürsek yaklaşık 8 aylık bir
çalışmanın ürünü “13”. Hem eğlenceli hem de çok sistemli bir çalışma oldu.
Zakkum grubuyla çok iyi bir arkadaşlığım var ve bu da yaptığımız işe elbette
olumlu yansıdı. Sözlerin Cem Şenyücel’e, müziklerin Yusuf Demirkol ve Eren
Parlakgümüş’e ait olduğu albümde
gerçekten çok iddialı şarkılar var. Albümünün çok iyi yerlere geleceğini, geniş
kitlelere ulaşacağını düşünüyorum... Bunların dışında şu anda, geçen yıl Rock’n
Dark müzik yarışması birincisi Sade grubu ve Sondört gruplarının albümleri ile
uğraşıyorum. Her iki projeden de çok iyi şarkılar dinleyeceksiniz önümüzdeki
günlerde. Ayrıca uzun zamandır askıda beklettiğim 2. albümüm için de kolları
sıvadım. Sanırım önümüzdeki sonbahar yada kış gibi tamamlamış olurum. Yine bol
gitarlı bir albüm olacak ama ilk albümden farkı, vokalli olması. Yani bu sefer şarkı
da söyleyeceğim (gülüyor). Ayrıca eşim Berna Yırtıcı’nın yazdığı şarkı
sözlerinin de çok dikkat çekeceğini düşünüyorum...
Zakkum'un Son Albümünün Kayıt Sürecinden
Barış: Bak bu gerçekten çok güzel bir haber. Şimdiden büyük bir
merak ve ilgi ile beklemedeyim. Ayrıca ben de sorularımı tamamladım Volkan.
Yanıtların için hem kendim, hem de Koray adına teşekkür ediyorum.
Volkan, Koray ve Bendeniz
Sound Dergisi Mayıs 2011 sayısında yayımlanmıştır. İzin alınmaksızın ve/veya "TAM" kaynak gösterilmeksizin alıntılanması, kopyalanması durumunda derginin yayımcı şirketi gerekli her türlü yasal yaptırımlara başvurmaya yetkilidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder