8/29/2011

Joe Satriani Biyografisi 3. Bölüm




Şubat 1998' de taze Satriani mahsülü olan "Crystal Planet" albümünün ilk single' ı "Ceremony" raflara bir nur olarak düşer. Mark Frazer' ın (Metallica, G3, AC/DC) yapımcılığını yaptığı 8. Satch eseri olan "Crystal Planet" ise  mart ayında çıkar. O ay Satriani "G3:Live in Concert" albümündeki "Summer Song" ile bir kez daha Grammy'e aday olur. Albümde Stu Hamm, Jeff Campitelli, Eric Caudieux (ki Satriani ile ilk albümü budur), Eric Valentine, Rhodes Howe, Elk Thunder çalmışlardır.

Albüm Satriani albümleri arasında en güzel ve önemlilerinden birisidir. Kayıtların, tonların bir kristal berraklığında olması bir yana besteler yine ve yine mükemmeldir. Söz konusu Satriani ise bir sözümü sürekli söylerim; "Satriani albümlerinde fazladan yada gereksiz yere çalınmış bir nota dahi yoktur" diye. Bu albüm de, tam bu kategorideki bir baş yapıttır. "Ceremony" ve eşsiz "Love Thing" gitar müziği ile aktarılabilecek duyguların sel olduğu şarkılardır. "Lights of Heaven" da gerçekten cennetten bir ışık insana doğru parıldamaya başlar, "Rasberry Jam Delta-V" da insan kendini kaybeder, "Secret Prayer" da tekrar bulur. "Time" ise başlı başına ayrı bir konudur.


Joe Satriani albümleri için üç ayrı tepe noktasından bahsetmek olasıdır; İlki "Surfing..." albümüdür. Bu albümle Joe kendisine büyük bir başarı sağlar ve aynı zamanda uluslararası bir kariyer edinmeye de başlamış olur. İkincisi "The Extremist" albümüdür. Bu albüm ile "Surfing..." ve "Flying..." albümleri ile gelen başarının tesadüfi yada şans eseri olmadığı teyid edilmiş olur. Ayrıca uluslararası şöhreti ise çok da nettir. Tepe noktalarının üçüncüsü ise "Crystal Planet" albümüdür.



Crystal Planet' ın liste başarısı da çok iyi olur. Turne da akabinde başlamıştır. Turnenin konserlerinin biletleri hızla tükenmektedir. Bir çok "Sold-Out" konserler verilir. Konserlerin de ilk bir saati Crystal Planet sadece şarkılarına, ikinci bir saatlik dilim ise diğer Satch eserlerine ayrılmıştır. Bu turneyi Michael Schenker(Scorpions, UFO) ve Uli Jon Roth(Scorpions) ile beraber çıktıkları bir G3 turnesi takip eder. Turnenin Londra konserlerine Brian May (Queen), Fransadakilere ise Patrick Rondat konuk olur. Haziran ayında ise Joe, Jeff ve Stu Crystal Planet Amerika turnesinin üçüncü ayağına başlarlar. 




Bu başarılardan sonra Joe farklılık ve yeni şeyler deneme fikirlerine kulak vererek o güne dek yaptıklarının çok uzağında ve yayımlandığında cidden olay olacak olan ve fanlarının büyük kesiminden olumsuz tepki alacağı "Engines of Creation" albümünü 14 Mart 2000 tarihinde çıkarır. Yurtiçi ve yurtdışı dergilerden veya forumlardan gelen çeşitli tepkiler vardıysa bile genel olarak ikiye ayrılabilirler; Albümün yeni ve "farklı" sounduna ılımlı yaklaşanlar ve olumsuz düşünenler. Genel olarak ikinci grup çoğunluktadır. Peki bu tepkilere yol açan değişiklik nedir? Kabaca tarif etmek gerekirse, albüm soundunun tekno, rave, trip hop gibi elektronik bir altyapı üzerine kurulmuş olmasıdır.

O zamanki röportajlarında (örneğin İbanez 2000 yılı kataloğunda yapılan) Joe’ nun dinledikleri sorulduğunda verdiği gruplar da bu soundun oluşumunun bir teyidi niteliğindeydi (Filter, Korn, Boom Boom Satellites...)

Albüm kimi dinleyicilerin, tabiri caizse, hışmına uğrar. Ancak yine de dikkat edilirse, yine, harika satriani şarkılarını barındırdığı da görülebilmektedir. "Attack", "Borg Sex", "Clouds Race Across The Sky","Engines Of Creation", "Slow And Easy", "The Power Cosmic 2000-Part I&II" dikkati cezbeden şarkılardır. Ancak albümdeki kişisel favorim akustik davulların kullanıldığı tek şarkı da olan "Until We Say Goodbye" adlı şarkıdır. Cidden Satch'in en iyi şarkılarından biri olmasının yanı sıra harika bir balladdır.



Az önce belirttiğim gibi albüme muhafazakar bir açıyla yaklaşıldığında sevilmese de bu albümde yeni bir çok şey denenmiştir. Örneğin "Borg Sex" adlı şarkıda biri erkek diğeri dişi iki robot arasındaki seksi dialog anlatılır. Bu hikayenin betimlenmesinde iki farklı ton ve gam kullanılmıştır. Erkek robot kalın frekanslardaki tonlar ile tasvir edilirken dişi daha tiz olanlar ile tanımlanır. Ayrıca dişi anahtar tonalitedeyken erkek daha atonaldir. Ayrıca yine daha önceki birçok albümde olduğu gibi bazı şarkıların demo halleri de kayıtlarda kullanılmıştır. Buna en iyi örnek "The Power Cosmic 2000-Part I"dır. Joe bu şarkı için "Eric' in L.A. daki stüdyosuna gittiğimizde bu şarkıyı çalamadığımı gördüm. Herşeyi ve herşeyi hatırlıyordum ama bi türlü beni tatmin etmiyordu. Hepimiz, demodaki tüm duyguyu taşıyan melodi olmadıkça şarkının iyi olmayacağını biliyorduk. Bu sebepten, şarkı bir kasete kaydedilmiş olsa da, onu DAT ortamına alıp Eric' e verdim." Bu gayretin sonucunda albümün en iyilerinden olan ve benim biraz "Enigma" türündeki new age gruplarının tarzını anımsadığım "The Power Cosmic 2000-Part I" ortaya çıkmış olur.

Aynı yıl Joe, Stu, Eric ve Jeff bir amerika turnesine başlarlar. Bir yıl dolmadan yeni G3 projesi şekillenir. Bu kez 3. gitarist Dream Theater' ın gitaristi (üstün gitarist) John Petrucci'dir. Bu kadro sahnede, özellikle, muhteşem bir görüntü oluşturmaktadır. Her G3 turnesinde olduğu üzere önce tüm gitaristler teker teker kendi grubuyla sahne alıp birkaç şarkı çaldıktan sonra toplu doğaçlama bölümü başlamaktadır. Ama bu kez kadro daha da zenginleşmiştir. Bir sahne...Işıklar...John Petrucci, Steve Vai, Joe Satriani, Stu Hamm ve o aralar Vai Band' a giren David Lee Roth, Mr.Big ve solo sanatçı olan virtüöz basçı (ki bas gitarın Eddie Van Halen' ı olarak tanımlarım ben onu) Billy Sheehan...Yan yana... Sadece fotoğrafları bile kalplere zarar verebilir. Bu turnenin izlediğim resmi olmayan konser kayıtlarına (bootleglerine) dayanarak gerçekten bu adamların çok tatlı işler sergilediklerini söyleyebilirim.




Bu turne sürecinde, Aralık 2000 yılında "Engines Of Creation" turnesinde San Fransisco' da kaydedilmiş olan "Live in San Fransisco" konser albümü ve videosu piyasaya çıkar. Eski ile yeninin ideal bir harmanı olan konser videosu tam bir görsel şölendir. Steve Vai kadar gösteri adamı olmayan Satriani' nin buna rağmen sahnesinin ne kadar kuvvetli olduğuna ve daha basit ve mütevazı sahnesiyle seyirciyi nasıl kendine hayran bıraktığını görmek muhteşemdir. Albümden eğer bir tane şarkı seçmek gerekirse de ,sanıyorum, "The Crush of Love" olurdu bu. Zaten muhteşem olan bu şarkı burada (3.şarkı) tam anlamıyla devleşir. Orjinal halindekine oranla çok daha iyi bir soundla bu şarkı tam bir zirve yaşamış...Onun dışında normalden çok daha hızlı icra edilen "Surfing...", "Big Bad Moon", "One Big Rush" gibi şarkılar, "Love Thing", "Until We Say Goodbye" gibi baladlar ve "The Extremist", ""Summer Song", "Rubina", "Ice 9", "Cool #9", "The Mistical Potato..." gibi klasikler ile bu video türünün en iyileri arsında gurur ile yer almaktadır. Yalnız videoda bana çok tuhaf ve nahoş gelen tel şey Stu Hamm 'in attığı muhteşem bas soloyu takiben yer alan şeydir. 2. Diskte "Love Thing" 'i takiben Hamm'in bas solo bölümü başlar. Burada Beethoven'ın Ay ışığı Sonatı' nın bir bölümünü çok sesli olarak 4 tellisiyle icra eder. Akabinde olayı daha farklı mecralara taşır ve country ezgilerine çevirir. Bu aralarda harika tapping ve slap numaralarının bini bir paradır. Hamm soloyu bitirir ve nedense halen tam olarak anlamdığım bir şekilde seyirci yuhalamaya başlar. Bunun üstüne Hamm az önce icra ettiği şeyi bu kez ışık hızındaki slaplar ile çalar... Çalar ama nafile seyirci habire Stu'yu yuhalamaktadır. Bir çok yabancı forumda bu olaya bir neden arasam da cevaplardan hiç tatmin olmadım. Bazıları bunun da bir sevgi gösterisi olduğunu iddia etseler de bu sevginin(?) neden yalnızca Stu' ya gösterildiğine cevap olamadılar. Tüm konser boyunca ne zaman Satriani "Bas gitarda Stu Hamm" diye  söylese sesler değişiyor. Acaba diyorum konser öncesinde millete ana-avrat sövüyor mu ki bu Stu :) (Bu konuda daha ayrıntılı bir bilgiyi Joe Satriani Röportajımda bulabilirsiniz)




Aradan geçen zaman elbette yeni bir stüdyo albümü gerekliliğini de beraberinde getirir. Artık sıradaki albüm büyük bir muamma ve merak konusudur. Öyledir, çünkü bundan önceki albüm insanları çok şaşırtmıştır. Buna ek olarak Joe' nun bu albümün kayıtlarında kullanmak üzere  7 telli bir (İbanez' in kendisi için özel ürettiği gitar serisi olan) "JS" modeli gitar yaptırması da özellikle gitarist hayranların daha da meraklanmasına yol açar ki Satch daha önce albüm kayıtlarında 7 telli gitar kullanmamıştır. 7.tele gelebilecek Satriani tadı da merak edilmektedir. 2002 yılında bu merak "Stange Beautiful Music" adlı güzide eserin yayımlanması ile nihayetine erer.




Albüm sound itibariyle oldukça farklı sayılabilecek bir albümdür. Sound konusunda oldukça titiz davranılmıştır. Albümün yapımcısı Joe Satriani' nin kendisidir. Ancak John Cuniberti ve Eric Caudieux  yardımcı yapımcılar olarak Joe'dan yardımlarını esirgemezler. Satriani bu albümde tüm elektrik ve  akustik gitarları, banjoları, bazı bas gitar ve klavye bölümlerini çalmıştır. Matt Bissonette' ye bas gitar, Jeff Campitelli' ye davullar,  Eric Caudieux' a klavyeler ve bilgisayar işleri, John Cuniberti' ye ise de perküsyon emanet edilmiştir. Steve Vai' in hanımı Pia Vai ise albüme Arp çalarak katkıda bulunan bir müzisyen olarak dikkat çekerken, King Crimson  efsanesinin yaratıcılarından, usta müzisyen Robert Fripp (ki daha sonraları G3' e de dahil olacaktır Robert Amca) ve Gregg Bisonette de tuzunu esirgemeyenlerdendir.

"Garip bir güzellik" barındıran albümün şarkıları da albümün adından paylanmıştır. Bazı şarkılar bildik Satriani dokusunu tam anlamıyla barındırırken kimi şarkılarda yeni tadlar yakalamak da olasıdır. Albümün, ayrıca, birçok da bombası vardır ki bizim için belki de en dikkat çekicileri Doğu mistizmi olgusu ile temelleri atılmış olan "Oriental Melody" ve "Belly Dancer" olarak gözükebilir. Bu iki eser de, bana göre, doğu batı sentezciliği peşinde koşanlara ders olabilecek bestelerdir. "Oriental Melody" daha ilk girişte farklı bir atmosfer ile dinleyicileri karşılar. "Belly Dancer" da ise "Surfing..." şarkısının doğulu kardeşi gibi gelir bana. Özellikle 56. saniyede giren melodik bölüm çok hoştur. Elbette ki bir satriani albümünün tüm gücü iki şarkı değildir. "Starry Night" fondaki banjo desteği ile tipik bir satriani hissinde bir şarkıdır. "Chords of Life" bir şarkı için mükemmel bir isimdir bana göre. Sadece ismi bile beni düşündürmüştür, o an hayatımda hangi akor tınımakta diye... Kusursuz ismine uygun bir şarkıdır da. Bu şarkıda Carlos Santana' nın havasını  sezerim bu şarkıda ayrıca. "Mind Strom" "The Extremist" ayarında bir şarkı gibi dururken, "Sleep Walk" ile geçmişe bir yolculuk yaparız. Dinleyince 50'lerden, 60'lardan bir şeyler bulur insan. Hatta bu şarkıyla insan güzel de dans eder bir eş ile ;) Bu şarkıda Satriani' nin albümündeki yeni deneyimlerindendir. "What Breaks a Heart" dingin havasıyla ortamı bir anda yumuşatır. Melodinin süzülüşününün içinde bulur kişi kendini bu şarkıda. "Seven String" ise 7.telin Satriani tarafından nasıl kullanılacağını merak edenler için sert riffli, melodik bir eserdir. Girişi yüksek ses hacminde dinlendiğinde iyi gaz verir. "Hill Groove" melodik yapısını çok sevdiğim bir şarkıdır. Bu şarkının klavyeleri de (özellikle kullandıkları Hammond org soundu) ayrıca takdire şayandır. "You Saved My Life" tam tamına bir Satriani bestesidir. Duygu dolu gitar seslerine teslim olursunuz bu şarkıda. Yatıştırıcı gibi bir şarkıdır. Düşünmek için de birebirdir. Fona bu şarkıyı koyun ve düşünmek istediğinizi düşünün. Hepsi bu...

Elbetteki bir albümü destekleyecek bir turneye çıkılmaması düşünülemezdi. "Strange Beautiful Tour" adındaki turnenin Amerika ve Avrupa ayakları "An Evening with Joe Satriani" adını taşıyorken, ikinci Amerika ayağında açılışı en büyük Progressive Metal grubu olan "Dream Theater" yapıyordu. 
Gelecek bölümde Uzayda aşk olup olmadığına bakıp, Süper muazzam notaları incedikten sonra Joe’nun Türkiye ziyaretini anımsayıp Profesör Satchafunkilus dosyamızı nihayete erdireceğiz ;)

Tarafımdan yazılmış olan bu içerik YUXEXES Dergisi "Gitardaki Sarmaşık" Köşesinde yayımlanmıştır. İzin alınmaksızın ve/veya "TAM" kaynak gösterilmeksizin alıntılanması, kopyalanması durumunda derginin yayımcı şirketi gerekli her türlü yasal yaptırımlara başvurmaya yetkilidir.
               


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar