Merhaba Tim. Sound Dergisine hoş geldin. Bu Türkiye’den yapılan ilk
röportajın olduğundan, aslında oldukça klişe sayılabilecek bir soru ile
başlamak istiyorum, eminim bir çok kez yanıtlamışsındır ama bize gitar tonları,
gitar çalımı ve manyetikler anlamında, bu işlere nasıl başladığından
bahsedebilir misin?
Merhabalar. Gitar çalmaya, aslına
bakarsan oldukça geç, yaklaşık 15 yaşımda başladım ve bu virüs bir kere
bulaştığında artık kurtuluş yok, biliyorsun. Okul bittikten sonra burada
İngiltere’de ve sonraları Almanya’da çok çeşitli gruplarda çaldım. Bu süreçte,
hayatımı müzikten kazanmanın hiç de düşündüğüm kadar kolay olmadığını çok çabuk
fark ettim ve İngiltere’ye geri dönerek özel gitar dersleri vermeye başladım ki
bu iş beni hem hayata bağlıyordu, hem de yeni şeyler öğrenmeye de imkan
tanıyordu. O ara eşimin vokalistlik yaptığı bir metal grubuyla çok aktif bir
şekilde ilgileniyordum. Bu grupla, hatta, İngiltere’de geniş bir turneye çıkıp konserler
verdik ve Radyo 1 gibi çeşitli kanallarda çaldık. Elkie Brooks adındaki bir
blues şarkısının oğluna gitar dersleri verirken, zaman içinde albümündeki bazı
şarkıların gitar bölümlerini çalma, sonrasında ise turne grubunun bir parçası
olma teklifi aldım ki 90’ların çoğu böyle geçti. Baskın bir şekilde rock ve
metal çalan bir altyapıdan gelip, kendimi böylesine ciddi müzisyenlerle bu tarz
ortamlarda bulmak gözlerimi açan bir deneyim oldu. Bu zaman diliminde özellikle
gitar çalma, prodüksiyon ve şarkı yazımı konusunda çok şey öğrendim.
Son 10 yıldır ise burada bir Ozzy
saygı grubunda çalıyorum; en yakın arkadaşlarımla beraber kurduğumuz ve sürekli
turneye çıkma baskısından uzak bir şekilde çalabildiğimiz bir grup bu. Bu grup
aynı zamanda yaptığım manyetikleri kanlı canlı sahne ortamında test edebilme
imkanı da tanıyor.
Tüm bunların dışında Amerikalı
bir metal grubu olan Iced Earth ile çalışıyorum, albümlerindeki bazı sololara
katkım oluyor ki geçmişte Jon Schaffer ile bazı albümlerdeki şarkıların
yazımında da bulunmuştum. Almanya’dayken Chitty Somapala ile de “Civilization
One” grubunda çalmış ve albümündeki bazı şarkıların yazımında da yer almıştım.
Ama artık Bare Knuckle tüm boş vaktimi alıyor ve Almanya’ya git gel yapıp grupta
yer alamıyorum.
Bugünlerde ise sadece keyif için
bir saygı grubunda – adı “No Rest For the Wicked” çalıyorum. Tümü muhteşem
gitaristler olan Rhoads, Lee ve Wylde’ın gitar bölümlerini çalmak hem çok
eğlenceli, hem de zorlu bir iş. Ayrıca Red Seas Fire gitaristi Adam Getgood’a,
gruptan iki elemanın ve eşimin de dahil olduğu bir projede yardım ediyorum.
Hayatımdaki önceliğin daha ne kadar Bare Knuckle olacağını kestiremiyorum ama
günün birinde gün ışığını görebileceğimi düşünmek güzel :)
Sıkı bir program, hm? Neyse, bildiğim, görebildiğim kadarıyla PAF türü
eski usul manyetikler konusunda oldukça ayrıntıcı bir yaklaşıma sahipsin. Çoğu
tarihsel olarak uyumlu aletler. PAF tipi manyetikler konusundaki nasıl bir
genel bakış açısına sahipsin?
İlk humbuckerlardan olan ve daha
sonradan çıkan tüm humbuckerların atası PAF’lar, tartışmasız olarak, her manyetik
yapımcısının üzerinde çalışması gerektiği çok önemli manyetikler. Öte yandan
hepsinin iyi olduğunu düşünmüyorum. Aslında çoğunun soundu pek o kadar iyi
sayılmaz, hatta kimi zaman oldukça sığ bile olabiliyorlar. Benim üzerinde
çalıştıklarımın bazıları ise diğerlerinden bir gömlek daha üstündü ve gerçekten
çok güzel bir ses veriyorlardı. Böyle örnekler atölyeme geldiğinde, onları bir
kürdan ile inceliyorum ve onun hakkında çıkarabildiğim tüm bilgiyi
raporluyorum, en önemli olarak ise ses karakteristiklerini...
PAF’ların el sarımı mı, yoksa
makine sarımı mı olduğuna dair süregelmiş bir tartışma var. Hiçbirimiz orada
değildik, bu yüzden ancak etrafta baki
kalmış olanlardan hareketle tahminlerde bulunabiliyoruz. PAF’lar aslında makine
sarımı olmalarına rağmen, yoğun üretim
temposuna ürün yetiştirmek adına, el
sarımı modellerin de üretime dahil edildiği konusunda sıkı tartışmalar var. Gibson
P90’ları sarmak için el sarımı yapan cihazlara kesinlikle sahipti ve bana aynı
cihazların humbuckerlar için de kullanılmış olduğunu düşünmek mantıklı geliyor.
Ben el sarımını tercih ediyorum, aslında Bare Knuckle’da manyetik sarımı yapmak
için kullanılan tek yol da bu.
Orjinal PAF bobinlerinin sarım
sayısının bobinden bobine değiştiği çok iyi bilinir fakat sarımların kendileri,
kasti olmamasına rağmen Fender’de olduğu gibi saçınım sarımlılık (scatterwinding)
olmamasına rağmen sarımların gelişigüzel oluşu bile en azından 60 başlarında
otomatik kapanma özelliği bulunan bir diğer makine daha alana kadar el
sarımlarının yapıldığının bir göstergesi bana göre.
Peki bu PAF’ların günümüzde inanılmaz pahalı rakamlara satılması
konusunda ne diyorsun?
Eski ürünler pazarı çok garip ve
itiraf etmek gerekirse anlamakta zorluk çekiyorum bazen. Bu PAF’lar artık çok
nadir bulunabilir şeyler olduğundan daima da yüksek meblağlı olacaklar. Esas
soru şu; tonla verip gerçek bir PAF aldınız, bunu gerçekten gitarınıza takıp
kullanacak mısınız, zira o manyetiğin ederi çok yüksek olmuş olacak. Kişisel
olarak tüm enstrumanlarımı kullanmak isterim, aman hasar görür, aman çalınır
diye kilitler altında tutmak değil. Biz Bare Knuckle’da, tıpkı diğer başka bazı
üreticiler gibi, uç noktada eşdeğer manyetikler üretiyoruz ve orjinal tonlara
çok daha makul meblağlara ulaştırmak bana göre çok daha pratik bir yaklaşım.
Bazı manyetikleriniz çok da sık rastlanır sayılmayacak mıknatıslara
sahip; Apache’de, örneğin, Alnico III var ve Mule’da ise müşteri talebine göre
Alnico IV seçeneği sunuyorsunuz ki söylemem lazım, Alnico IV’ü Alnico V’li bazı
humbuckerları terbiye etmek için çok severim. Sunduğunuz bu opsiyonlar,
seçtiğiniz mıknatıslardaki hedefiniz, felsefeniz nedir?
Orjinal manyetiklerde tarihsel
doğruluk açısından aynı tasarımları ve 1950’lerdeki mıknatısları kullanıyoruz.
50’lerin ve 60’ların mıknatıs örneklerini inceleyerek, manyetik güçlerini ve
zaman içinde bunun nasıl değiştiğini araştırmak için çok zaman harcadım. Nihayetinde
bulgularımı tarihsel doğruluk ve en iyi ton arasında karşılaştırdım ve daima en
iyi tonu yeniden oluşturacak şekilde veririm kararımı.
Seth Lover, orjinal PAF
tasarımında Alnico V öngördüyse de Gibson Alnico II ve Alnico III
mıknatıslarını da, masraf etmemek için kullanmaya devam etti. Bir süre sonra
Alnico IV ve nihayetinde 60 sonlarından itibaren de Alnico V kullandılar.
Fender manyetiklerinin silindirik
çubuklarında ise 50’ler boyunca tüm Alnico tiplerinin , çok düşük seviyedeki Alnicolardan bugün
Alnico II, III ve V olarak bildiğimiz türlere kadar, kullanılmış olduğunu
gözlemledim. Hatta aynı karkas içinde farklı dereceden Alnicoların
kullanıldığını da gördüm.
PG (not:Peter Green’e ithaf bir
humbucker modelidir bu) humbuckerları için çok yoğun bir yaklaşım içine
girmişsin. Peter Green yaşamış en iyi gitarcılardandı ve meşhur olduğu
dönemdeki Les Paul tonu ile de ölümsüzleşmiştir ve evet onun hayranıyım :)
Sizin manyetik setinize kadar, diğer üreticilerin yaptıkları Peter Green adı
geçen setlerinde sap manyetiğinin mıknatısını ters çevirerek kutupları çevirmek
iki manyetiğin beraber çalıştığı durumda faz dışı sesler sunmak oluyordu. Sizin
PG setiniz daha farklı bir yaklaşıma sahip ve Greeny’nin geçmişi hakkında çok
ince ayrıntılarını araştırmışsın. Bize bu yolculuğundan, araştırmalarından,
bulgularından ve sonrasında bunları PG setine nasıl entegre ettiğinden
bahsedebilir misin?
Pekala. Peter Green’in faz-dışı
orta pozisyonunu çevreleyen gizemin hep farkındaydım. Ancak derin araştırmam
Chris Rea’nın davulcusu bir set sipariş edene kadar başlamadı. Sonrasında
Peter’ın ünlü ’59 Les Paul’ünün başına neler geldiğini soruşturmaya başladım.
Genel olarak kabul edilen hikaye
sap manyetiğinin muhtemelen Gibson’daki olası bir hata nedeniyle ters çevrik
bir mıknatısı olduğu yönünde. Bununla beraber araştırmalarım derinleştikçe Peter’ı
çok yakından tanıyan insanlarla tanıştım ve hikaye Peter’ın manyetiğinin bir
noktada bozulduğu ve tamir gerektirdiğini öğrendiğim yeni bir şekil kazandı.
Tam da o aralarda bir meslektaş Peter’ın sap manyetiği olmadan çaldığı
fotoğraflar getirdi ki kısa bir süre öncesinde ise bir video bulmuştum. Peter o
videoda çok net bir şekilde bozuk sap manyetiğini çalıştırmak için uğraşıyordu
(tekrar çalışması için üstüne vuruyordu). Sonrasında Sam Lee adında bir gitar
tamircisinin sap manyetiğini düzelttiğini, bobinleri bakır renkli-muhtemelen
formvar kaplı bir tel ile yeniden sardığını buldum. Daha sonra tanıştığımızda
bana manyetikleri yanlış yöne sardığını düşündüğünü, zira tamir ettiği
manyetiği gitara geri taktığında tek başına çok iyi sonuç verdiğini ancak iki
manyetiği beraber çalıştırdığında faz-dışı kaldığını söyledi. Sonrasında
manyetiği hemen çerçevesinden çıkarıp, durumu düzelteceğini düşündüğünden
manyetiği ters çevirmiş. Peter gitarı aldığında hiç şikayet etmemiş, o da
durumu hallettiğini düşünmüş. İlerleyen zamanda, gitar artık Gary Moore’un iken
(not:Bu meşhur gitar yani Greeny rahmetli
Gary Moore tarafından satın alınıyor ki Moore da uslanmaz bir Peter Green
hayranı idi. Adamın “Blues for Greeny” diye sadece Green bestelerinden oluşan
albümü vardı. Neyse bir ara Moore sağlık sorunları nedeniyle açığa çıkan maddi
sorunlar nedeniyle bu gitarı bir koleksiyonere 1 milyon dolar civarına satıyor
ki Peter, gitarı aldığı fiyat olan 300$’a satmış Moore’a. 2006’da ise Maverick
Müzik üzerinden 2 milyon dolara satıldı. Neyse, magazin bitsin, manyetiği
devam!) bir araba kazasında hasar gören gitarın sapını tamir eden elemanla
görüştüm. Kazada gitar arabanın bagajındaymış ve sapından bakım gerektirecek
kadar hasar almış. Sapı tamir ederken sap manyetiğini de sökmüş, hatta kapağını
çıkarıp bobinlerini de hasar var mı diye incelemiş. Bobinlerin kalın Formvar
kaplı bakır tel ile yeniden sarıldığını o da onaylamış oldu böylelikle.
Peki hangi hikaye doğru? Ters
mıknatıs mı, yoksa ters sarılmış bobinler mi? İki şey söyleyeceğim; ilki, gitar
Gary Moore’dayken farklı bağlantılarla defalarca modifiye edilmiş, hatta bir
ara çek/it pot bile takılmış. Sanıırm artık manyetiklerin bir noktada
değiştirildiğini söylemek güç. İkinci olarak, ciddi sayıda hem mıknatıs
kutupları açısından, hem de elektriksel olarak orta konum faz-dışılık
denemeleri yaptım ve bana göre en ikna edici olanı kalın formvar kaplı telle
ters sarılmış bobinler verdi.
Bunu Peter’ın çaldığı ve meşhur
faz-dışı tonunu kullandığı tüm kayıtları, videoları tarama aşaması takip etti.
Fark ettiğim ilk şeylerden birisi orta konumdayken sürekli olarak volüm
ayarıyla oynaması oldu ki bu faz-dışı ses oranını ayarlamak için olabilir zira
sesi daha güçlü gelen manyetik fazı düzeltecek. Tüm bu bilgilerle Bare Knuckle
PG Blues Set modelini tamamlamış oldum.
Yaptığım ilk set Charlie Chandler
tarafından Chris Rea’nın davulcusunun LP’üne takıldı ve gitarı mağazada deneyen
ilk müşteriler farkı duyup, kendi siparişlerini o an verdiler. Bu ilk
müşterilerden birisi Gary Moore idi ve iki set sipariş ederek sahnede Peter
Green numaraları yaparken kullandığı LP’lerine taktırdı. Gary bana bu işi
tutturduğumu ve aynı orjinal LP’ü gibi duyulduğunu söyledi. Böyle bir referans
benim için yeterli geldi :)
Gerçekten büyük emek Tim. Neyse, PG Blues ile birlikte ilgimi en çok
çeken humbuckerlarınızdan birisi “The Mule” oldu. Warren Haynes’e gönderme
yapan çok havalı bir isim. Bize “The Mule” seti hakkında bilgi verebilir misin?
Elbette. Ve evet, Govt Mule’u
epey dinlediğim bir dönemde çıktı o fikir, ki hala dinliyorum aslında. Ancak o
adın (not:Mule=Katır) veriliş sebebi sadece muhteşem bir müzik yapan grup değil
aynı zamanda sizi tam anlamıyla bir katır gibi tepebilecek bir manyetik olması
yönünden biçilmiş kaftan olması.
Tüm manyetik yapımcılarının kendi
PAF versiyonları bulunur. Hepimiz mümkün mertebe en iyisini ve tarihsel olarak en doğrusunu yapmaya
çalışıyoruz. Ben elimden geldiğince bir yanda analizler, diğer yanda ise
kulaklarımın ve ellerimin bana anlattıklarından yola çıkarak algıladığım
orjinal tonlar arasında bir denge yaklaşımı kurmaya çalıştım. Ben her zaman ne
duyduğuma, hissettiğime, bu işin bilim kısmından bir miktar daha fazla önem
verdim. Yine de kendi tasarımlarımda orjinal PAF’ların, kullanılan şasi
metalinden plastiklerine kadar en küçük ayrıntılarına kadar dikkat ettim. Şunu da
belirtmem lazım ki bu işte pek çok arkadaştan çok büyük yardımlar aldım ki
onlar olmasaydı şu an bildiklerimin onda birini bile biliyor olamazdım. Ayrıca
atölyeye gelen orjinal PAF’lar sayesinde incelemek için pek çok iyi numuneye
ulaşma imkanına sahip oldum. İnternet sitemizde de görebileceğin gibi Steve
Howe’dan (YES), Martin Barre (Jethro Tull) gibi bir çok insanın PAF’ları geldi.
Dahası Jimmy Page’in 1 numaralı LP’ü üzerinde de çalışabilme imkanım oldu. Tüm
bunlardan edindiğim tüm tecrübe, tüm çıkarımlarım, farklı PAF izdüşümleri
olarak The Mule, Stormy Monday ve Riff
Raff modellerine yansıdı.
Burada yaptığımız her şeyi kendi
aletlerimizle yapılıyor-bütrat humbucker bobinleri, nikel gümüşü şasiler, bobin
çivileri ve vidaları, akçaağaç takozlar vs. tarafımızdan yapılıyor ve orjinal
PAF tasarımları ile işleme izlerine kadar birebir durumdalar. Bugünlerde çılgın
fiyat istenen metal PAF kapağı alabilirsiniz ve hatta yeniden üretim kapaklar
denen ürünlere bile yüzlerde sterlin para verebilirsiniz. Fakat şunu söylemekten
memnunum ki bir BKP aldığınızda, orjinaliyle %100 özdeş bir PAF kapağını da
standart olarak almış olursunuz. Elinde referans alabileceğimiz bir miktar
orjinal PAF kapağı bulunan bir arkadaşımın olması büyük bir şans. Kaldı ki bu
işin tamı tamına yapılması konusunda en az benim kadar da tutkulu bir mühendis.
Sadece üretim ekipmanlarını bizi tatmin edecek şekilde tamamlayabilmek bir
yılımızı aldı ki sonrasında da arayış tam doğru Alman nikel gümüşünü bulmak ve
kaplamayı mükemmelleştirmek için devam etti. Bence nihai manyetiğin kalitesi ve
tonu düşünüldüğünde kendi ekipmanını geliştirmek, yapmak hem kalite, hem de
süreklilik adına çok önemli.
Bence de. Şimdi eski hatta antik
manyetiklerden daha güncel olanlara geçelim. ERG (extended range guitars=7 tel
ve üzerindeki veya bariton gitarlar) çalan gitaristler arasında hatrı sayılır
bir namınız var. 6 telli modellerinizi 7 ve 8 telli opsiyonlarını da
sunuyorsunuz. Aynı soundu ERG’lerde de tutturmak zor olmuyor mu? Yani 6 telli
için belli bir ton elde ediyorsun ama belki kalın Si telinde çok çamurlu bir
ton gelebilir. Bu 7 ve 8 telli modellerde sarım, mıknatıs gibi özelliklerde
değişikliğe gidiyor musunuz?
Dürüst olmak gerekirse bu tamamen
7 veya 8 telli gitarın (hatta 9 telliler için bile manyetik yapıyoruz) nasıl
kullanıldığına bağlı-hangi akord düzeni, hangi kalınlıktaki teller kullanılıyor
vs.
Genel bir kural olarak ilave
telli gitar çalanlara yüksek çıkışlı manyetiklerden kaçınmalarını öneriyoruz.
Çalgının tel boyu arttıkça parlaklık arttığından, daha kalın tel
kullanıldığından ve daha düşük akordlamalar yapıldığından manyetiklerin
üzerindeki manyetik alanda hareket eden daha fazla kütle oluyor. Bu yüzden eğer
dikkatli olunmazsa yüksek çıkışlı bir manyetik ile sound çorbaya dönebilir.
Iced Earth ile kayıt yaparken bir
E.P. için bazı eski şarkıları yeniden kaydetmemiz gerekiyordu ve daha farklı
bir hissiyat verebilmek için standartlar yerine bariton gitarlar kullanmaya
karar verdik. Bu süreçte çok sayıda ve türde manyetik denedik, en iyi sonucu
ise daima düşük çıkışlı manyetikler verdi.
Başta da dediğim gibi olay
gitariste ve gitarlarını nasıl kullandıklarına bakıyor. Bu bahsettiğim değişmez
altın kural değil, her zaman için orta ve yüksek çıkışlı istisnalar olacaktır.
Biraz da Strat manyetiklerinden
bahsedelim. Onlara da detaycılığınız yansımış. Ayrıca bazı modellerinizin
isimleri de dikkat çekici; “Apache”, “Mothers Milk”, “Irish Tour” ve “SlowHand”. Strat singleları için nasıl bir yaklaşım sergiliyorsunuz?
İlk başladığımda Stratocaster
evrim sürecinden özel bir dönemi yansıtan modellerdense daha ton hedefli
modeller sunmaya karar vermiştim. Ürün gamımız genişledikten sonra dönemsel
doğru modeller de çıkardık. Strat singlelarımı yaparken de yaklaşımım diğer
manyetikler için olandan farklı değil, önce orjinal manyetik üzerine
araştırmaya başlarım ve ardından uygulamalar yaparak teori ve pratiği
birleştiririm.
Rory Gallagher ve Eric Clapton
Türkiye’de de pek çok hayranı olan iki gitar devidir ve onlara gönderme yapan
modelleriniz üzerine biraz daha bilgi dikkat çekici olur diye düşünüyorum. Bu
PG modelinde olduğu gibi onların manyetiklerini incelem fırsatın oldu mu? Veya
ilham aldığın manyetikler “Blackie” veya “Brownie”’nin manyetikleri miydi?
Hayır, Eric’in veya Rory’nin
gitarlarını inceleme imkanım hiç olamdı-ki çok isterdim. Fakat her ikisiyle de
çalışmış insanlar tanıyorum. Benim yaratmak istediğim şey genel bir sound, bu
yüzden özel bir şarkı veya gitarı hedeflemiyorum. Manyetikler, en önemli
parçanın, gitaristin kendisi olduğu bir zincirin parçasıdır sadece. Bir
manyetik veya bir çalgı yapıp “işte bu filancanın tam bir replikasıdır ve
falancanın tonuna sahiptir” demek doğru bir yaklaşım olmaz. Yapabileceğimiz şey
makul bir noktadan başlamak ve benim içi,n bunun anlamı manyetiğin orjinal
tonuna ve performansına olabildiğince yaklaşmak demek ki bu yüzden de
manyetiğin orjinal özelliklerini baz alırım. Nadiren de olsa bazı zamanlar
tamamıyla kayıtlardaki tonu da referans alırım. Rory çok güçlü bir şekilde
penalayan, kalın tellerle çalan, yüksek tel yüksekliklerini tercih eden bir
gitaristti. Çoğumuz basit fanileriz ve Rory’ninki gibi eski usul çıkışlı
manyetiklerle ve onun tonunun bir mil yakınına bile yaklaşamayız. Ancak farklı
bir sarım yaklaşımıyla, çıkışı ve tepkiyi biraz değiştirerek, kabaca onun çıkış
ve tonal tepkisine yaklaşabilmek mümkün olabilir. Gerisi ise pratik yapmaya
kalıyor.
Pekala, şunu sormak istiyorum.
İnsanlar neden diğer markaları değil de Bare Knuckle ürünlerini tercih etmeli?
Bare Knuckle manyetiklerinin avantajları nelerdir?
Biz icracılara doğru tonu
bulmaları konusunda yardım ediyoruz, sonrasında ise en kaliteli üretim ve
müşteri desteğini sunuyoruz ki böylelikle gitar çalmak ve müzik yapmak gibi
esas işlerine yoğunlaşabiliyorlar.
Kullanıcı listenizde gerçekten
çok etkileyici isimler var; John Sykes, Steve Howe, Scott Gorham, Adrian Legg
ve dahası Lenny Kravitz ve Brain Molko gibi ana akım rock yıldızları... Ayrıca
birçok sert metal grubunun da ürünlerinizi kullandığını biliyorum. Neredeyse
her tür müzik yapan gitaristlerce tercih ediliyor olmak bir başarı olsa gerek,
hm? Bunu neye bağlıyorsun?
Onlar da diğer herkes gibi
müşterilerimiz ve ben tüm müşterilerimize aynı şekilde ve seviyede ilgi alaka
göstermeye inanırım. Gitara yeni başlayacak birisi, bizim için, dünya
turnelerine çıkan ünlü bir gitaristten daha önemli değildir ve hepsi
değerlidir. Bu yazdığımız isimlerin hepsinden, firma olarak, bir şeyler
öğreniyoruz ve bu etkileşim yaptığımız işi geliştirmemde ve Bare Knuckle olarak sunabileceğimizin en
iyisini sunabilmemizde yardımcı oldu.
Bu kadar geniş türdeki sanatçılar
ve gitaristlerce tercih ediliyor olmak, bence, sunduğumuz manyetiklerin
yelpazesinin genişliğinin bir yansıması ve umuyorum ki doğru yolda olduğumuzun
da bir göstergesidir :)
2000’lerin başında yaşanan butik
manyetik üreticileri furyasının ve başarılarının daha büyük firmaların
satışlarını ve şöhretlerini etkilediğini düşünüyor musun?
Rekabet iyi bir şey denir ve
eminim ki butik üreticilerin varlığı daha büyük firmaları işlerini bir kez daha
gözden geçirmelerini ve daha sıkı çalışmalarını sağlayacaktır. Butik firmaların
DiMarzio ve Seymour Duncan gibi firmaların şöhretini sarsabileceğini de
düşünmüyorum ki kimse de bunu istemez zaten. Onlar bu iş kolunun öncüleri ve
piyasaya kattıkları şeyler ve yeniliklere devam ettikleri için saygıyı hak
ediyorlar. Bu firmalar olmasaydı ortada butik üreticiler filan da olmazdı.
Sana biraz da teknik konularda
sorular sormak istiyorum. Öncelik, Parafinleme konusunda... kişisel
deneyimlerime göre aşırı parafinleme manyetiği mahvediyor. Ancak bir zaman önce
DiMarzio’dan Steve Blucher ile yaptığım röportajda parafinlemenin manyetiğin
performansını etkilemediği sonucuna vardığını söylemişti. Siz de parafinlemeyi
bir opsiyon olarak sunuyorsunuz ve bu konudaki görüşlerini merak ediyorum.
Elbetteki sadece kendi
deneyimlerime göre konuşabilirim ve kişisel olarak parafinlenmiş ve
parafinlenmemiş manyetikler arasında ton ve dinamikler açısından büyük bir fark
oluyor.
Parafinlenmişlere kıyasla,
parafinlenmemiş olanlar çok daha canlı bir pena hassasiyeti olan parlak bir ton
üretmekte. Bobin sarımları ve bu sarımlar arasındaki mikroskopik hava
boşlukları tel titreşimleri ile dalgalanarak geri besleme oluşturabilir. Bunun
önüne geçmek için uygulanan geleneksel yöntem manyetiği parafin ve balmumu karışımına
sokmaktır ve işlemin uygulanma süresi manyetiğin dinamik tepki karakterini
ciddi biçimde etkiler.
Parafinleme yapılmış veya
yapılmamış manyetikler farklı türdeki icracılara hitap eden bir konu. Biz ise
bunu eski usul manyetiklerimiz için bir opsiyon olarak sunuyoruz. Yüksek
çıkışlı manyetiklerimiz, yüksek kazançlı ve ses hacimli durumlarda
kullanılacaklarından dolayı, ötme yapmamaları için daima parafinlenmiştir.
Peki saçınım sarımlı (scatterwound) sarımın
humbucker ve single manyetiklerinize getirdiği artı nedir?
Saçınım sarım, aslında sadece
elde yapılabilen bir şey, en azından benim manyetik sararken her zaman
kullandığım yöntem o. Ayrıca saran kişinin kendi beceri seviyesini de gösteren
bir şey. Zaman kaybettirici olsa da geleneksel seri üretim makine sarımlarına
göre, özellikle üstün ton ve dinamikler getirmesi açısından bir çok artısı var.
Ben telleri bobinlere özenle dağınık bir şekilde sarıyorum, bu sayede sarım ön
tel gerdirmeli makine sarımlarında olabileceği gibi üst üste, tabaka tabaka
olmak yerine daha eşyapılı, düzgün bir şekil kazanıyor. Bu ise sarım turları
arasında dağılan kapasitansı azaltıyor. Daha düşük kapasitans ise daha gelişmiş
bir tiz frekanslarda netliği, rezonans tepeciğinde hafifçe bir yükselme ve
frekans tepkisinde büyük bir genişleme olarak kendini belli eder. Tel
gerginliği de, teller parmaklarımın arasından geçerken değişim gösterir ki bu
sebepten bobine sarılan gerilimi sürekli ve tamamen kontrolümdedir. Sonuç, daha
temiz, daha açık ve ekstra ayrıntı & dinamikler barındıran bir ton.
El sarımı yapmaya kendimi adamış
vaziyetteyim ki bunun fark edilebilir bir artı sağladığını düşünmeseydim zaten
yapmazdım ki o çok daha basit olurdu. Ayrıca çok da seviyorum elde sarmayı :)
Sitenizden okuduğum kadarıyla VHII modeliniz asimetrik bobinlere sahip. “Asimetrik” terimi ile farklı kalınlıktaki
tellerle sarılmış iki bobini olan bir humbuckerı mı kast ediyorsunuz?
Asimetrik bobinler ile aynı tel
kalınlığında ama farklı sarım sayısına sahip iki bobin demek istiyoruz. Bununla
incelediğim bazı 60 öncesi, otomatik kapanan makinelerin öncesinden kalma
Gibson PAF’lardan sonra uğraşmaya başladım. Bazı manyetiklerde bobinler
arasında birkaç yüz sarımlık fark olduğunu fark ettim. İki bobinin sarım
sayısıyla oynayarak humbuckerların mid ve frekanslarını ve tiz tepkisini
kontrol edebilmeniz mümkün ve bunu tasarımlarımda sıklıkla yaparım.
Peki tasarım yaparken, daha eski
bir tat yakalamak için mıknatıslarınızın gücünü düşürüyor musun? Yoksa tüm
mıknatıslar tamamen yüklü mü?
Tamamen kullanılacak mıknatısa
bağlı; kullandığım seramik mıknatıslar neredeyse tamamen şarjlı, Alnicolarda
ise modele göre değişebiliyor. Açıkçası ağır bir şekilde zayıflatılmış
mıknatısların çok da hayranı sayılmam.
Yeniden sarım servisinizden de
biraz bilgi verebilir misin? Sadece tamir için geçerli bir hizmet mi bu
sunduğunuz yoksa modifikasyon amaçlı yeniden sarım hizmetiniz de var mı?
Yeniden sarım servisimiz sadece
bozuk manyetikler için geçerli. Eski manyetikleri restore etmek için tarihsel
doğruluk arzeden teller ve ekipmanlar ile tam teşekküllü bir şekilde hazırız
ancak zaten üzerine zaman harcadığım, geliştirdiğim kendi manyetiklerimiz hali
hazırda mevcut iken yeni manyetikleri yeniden sarmaya bulaşmak istemiyorum.
Daha kişisel bazı sorular da
soracağım sana. Bu manyetik yapımıyla ilgili etkilenimlerin kimlerdir, kimleri
anabilirsin?
Gerçekten de orjinal manyetik
tasarımcılarının tümünden etkilendim, onlarsız bu iş asla olmazdı. Hatta
aslında onlar olmasaydı şu an muhtemelen gitar bile çalmıyor olurdum. Ayrıca
bana yıllarca yardımcı olup, akıl hocalığı yapan çok yakın bir dostum var,
adını gizli tutmayı tercih ediyor ama onunla ilgili şunu söyleyebilirim,
ayrıntılrara önem vermeyi ve daima büyük resme bakmayı ondan öğrendim.
Manyetiklerini değiştirerek yeni
soundlar keşfetmek isteyenlere ne önerilerin olur? Elektrogitarlarda manyetik
değişimleri yaparken gitaristlerin dikkat etmesini önerdiğin en önemli
etmenler, sence, nelerdir?
Mümkün mertebe bütün
müşterilerimizle irtibat kurmayı severim. Bence bu işte önemli olan gitarın
yapısını, kullanılan malzemeleri, uygulamaları ve icracının çalış tarzını bir
bütün olarak anlamak. Bu bilgilerle, ancak, bir gitariste , ihtiyaçlarını
karşılayacak doğru ürünü önerebilirim. Bu çağdaş internet devrinde bu işler çok
kolay. Bir genelleme yapacak olursam, tüm gitarcılar farklıdır, bu yüzden
değerlendirmenizi duyduğunuzla yapın derim.
Bare Knuckle’ın Türk pazarına
açılmak gibi bir planı var mı? Şu ana kadar bir yetkili satıcı ve/veya
anlaşmalı sanatçı durumları gibi bir hadise yoktu, peki ya bundan sonra?
Buradan potansiyel bayilerinize bir şeyler söylemek ister misin?
Aslında Türkiye’ye epey ürün
sattık ve hepsi doğrudan satış şeklinde satıldı. Fakat Türk müzik
mağazalarından ve gitar yapımcılarından gelecek her türlü teklife her zaman açığız
:)
Türkiye ve Türk gitar ortamı
hakkında bir şey biliyor musun?
Dürüst olmak gerekirse bidiği ne
varsa Türkiye’deki müşterilerimden öğrendiğimdir :) gelecekte bir dünya çağında
bir Bare Knuckle Turnesi düşünüyoruz ve bunu oraya da taşıyıp, ortamı kendi
gözlerimizle görmeyi çok isteriz.
Umuyorum o turnede görüşebiliriz
Tim. Ve böylelikle son sorumu da sormuş oldum. Seninle söyleşmek çok
keyifliydi. Sound Dergisi’nin Türk okurlarına iletmek istediğin bir mesaj varsa
tam zamanı.
Benim için de zevkti Barış. Bana
bu röportaj vesilesiyle Bare Knuckle hakkında konuşabilme imkanı verdiğin için
de çok teşekkür ediyorum. Sound Dergisi’nin tüm okurlarını www.bareknucklepickups.co.uk/forum
üzerinden forumumuza davet ediyorum. gelin Bare Knuckle cemiyetinin bir parçası
olun. Desteğin için de teşekkürler Barış...
Tarafımdan yazılmış olan bu içerik Sound Dergisindeki "Gitarizm" Köşesinde yayımlanmıştır. İzin alınmaksızın ve/veya "TAM" kaynak gösterilmeksizin alıntılanması, kopyalanması durumunda derginin yayımcı şirketi gerekli her türlü yasal yaptırımlara başvurmaya yetkilidir.
Güzel röportaj teşekkürler.
YanıtlaSil