Bill Bartolini ve Mike Spalt
Herkese müzik dolu bir yeni yıl
dilekleriyle Merhaba! Bas gitar günlüklerinde 2011 yılının ilk olarak sıradışı
bir lütiye olan Michael Spalt konuğumuz olacak. Kendisi hem geleneksel yapım
tekniklerini güzel sanatlar konusundaki tecrübesi ile birleştiren, hem de
sıradışı malzeme ve dizaynlara imza atan özel bir isim. Yalnız buradaki
kendisini sadece bas gitar üzerine yoğunlaştığını düşünmeyin. Ayrıntılı olarak
inceleyeceğimiz hibrid konseptine ek olarak, özel reçine ile kaplanarak
dekoratif malzeme ve öğeler de içeren Totem gitarları da, övgüyle anılan enstrümanlar
arasında. Özellikle “custom” gitarlarla ilgilenenlerinin Spalt web sitesi ve
video bağlantılarını incelemesini hararetle tavsiye ederim. İşte Michael ile
yaptığımız görüşmeden sizler için derlediğim notlar.
Koray: Michael, Sound dergisi
Bas Gitar Günlükleri’ne hoşgeldin. Önce gitar ve bas yapmaya nasıl başladın ve
Spalt Instruments’ı kurdun, anlatır mısın?
Michael: Merhaba. Gençlik
yıllarıma dayanan bir gitar merakım vardı. Ama daha o zamanlarda gitarların
farklı tınılarının, çalmaktan daha çok dikkatimi çektiğini söyleyebilirim. Daha
sonra gitar yapımına, senaryo yazmaktan arda kalan zamanlarımda ellerim boş
kalmasın diye, hobi olarak yeniden döndüm. Ama birkaç yıl içerisinde asıl ilgim
bu yöne kaydı ve bu işten yazmaktan daha
çok hoşlandığımı fark ettim. Şimdi de hayatımı gitar ve bas yapımından
kazanıyorum. Tabii tüm zamanımı bu işe adamak ve yapımı “iş” haline dönüştürmek
biraz zaman aldı.
Besteci Eggardo Simone için yapılan Spalt perdesiz bas gitar. Gövde ekleri maun, sap wenge/purpleheart/padouk, klavye Brezilya gülağacı
Koray: Görsel ve uygulamalı
sanatların çeşitli dallarında eğitimin ve tecrüben var. Bu konudaki geçmişinden
de biraz söz eder misin?
Michael: Tabii. Lisans eğitimi olarak San Francisco’da
film, fotoğrafçılık ve resim eğitimi aldım. Ardından Viyana’ya geldim, dergi ve
albüm kapakları, moda aktiviteleri gibi işlerde fotoğrafçılık yaparken
Viyana’da Uygulamalı Sanatlar Akademisi’nde resim eğitimini sürdürdüm. Ancak
asıl ilgimin film olduğunu fark ederek Los Angeles’a taşındım ve film endüstrisinde
çalışmaya başladım. Burada özel efektler ve set konstrüksiyonu konusunda
uygulama imkanı bulduğum teknikler ve malzemeler üzerine ilgili kazandığım
tecrübe, daha sonra gitar yapımında çok işime yaradı. Bahsettiğim gibi, film
endüstrisinde senaryo yazarlığı yaparken enstrüman yapımına yeniden döndüm ve
kariyerimi bu konuya yönlendirme kararı aldım.
Koray: Hibrid gitar/bas konsepti
fikri nereden aklına geldi, bu düşünceyi nasıl geliştirdin?
Michael: Hibrid konsepti, önce
enstrümanı temel bileşenlerine indirgemek, daha sonra değişebilen parçalarla
modüler bir dizayn ortaya koyma düşüncemin bir sonucu aslında. Böylece hem müzisyene
özel olarak yapılmış bir enstrüman sağlanmış ve hem de istendiğinde kolaylıkla yeniden
konfigüre etme imkanı sunulmuş oluyor. Bu amaçla ağaçlara ek olarak diğer
malzemeleri de dizayna katmak istedim. Alüminyumun stabilite, tonal zenginlik
ve sustain gibi özelliklerinden dolayı bu dizaynda önemli bir yeri var. Burada
dizayn temel olarak, sap ve gövdenin diğer kısımlarının eklendiği alüminyum bir
merkezi gövde plakasından oluşuyor. Bu merkezi gövdeye sap dışında köprü,
manyetik, elektronikler ve gövdenin diğer kısımları bağlanıyor. Tabii hemen
neden sapta da alüminyum kullanmadığım sorusu akla gelebilir. Sap malzemesi
olarak alüminyumun bazı sıkıntı tarafları var; ayrıca müzisyenin rahatlığı ve alıştığı
hissi verebilmek için de sapta kaliteli ağaçları tercih ediyorum. Tabii Hibrid
bas ve gitarlar ortaya çıkmadan birçok konvansiyonel enstrüman ve “art” gitar ürettim;
bu süreçte de sayısız konfigürasyon ve malzeme denedim.
Hibrid bas gitarlarda üç temel
model var; konvansiyonel manyetikli 4 ve 5 telli baslar (Matrix ve Terminator),
ayrıca LightWave optik manyetik taşıyan 4, 5 ve 6 telli baslar (Magma). Buradaki
model adları benim kullandığım isimler olmasına rağmen aslında tüm özellikleri
sabit standart bir üretim modeli söz konusu değil. Ortak noktaları sap ve gövde
parçalarını taşıyan anodize alüminyum merkezi plaka. Bunun dışında tüm baslar
özel sipariş üzerine el yapımı olarak ortaya çıktığı için hepsinde az ya da çok
farklılıklar oluyor. Gövde ve sap için birçok farklı ağaç kullandım, benzer
şekilde standart manyetik ve devrelerde de tercih edilen Bartolini, Seymour
Duncan, EMG gibi birçok markayı baslara uyguladım. Bunun dışında perdeli yada
perdesiz seçeneği, skala uzunluğu, sap ölçüleri, köprü, kulaklar gibi
özellikler de tercihe göre belirleniyor. Ek olarak grafit yapılı saplar da
hibrid baslarda kullanıldı. Roland firması için V-Bass sisteminin demosu için
yaptığım optik manyetik ve MIDI çıkışlı 6 telli bir Magma da üretmiştim.
Besteci Eggardo Simone için yapılan Spalt Bas gitar. Gövde ekleri maun, sap wenge/purpleheart/padouk, klavye Brezilya gülağacı
Koray: Hibrid basların
tonlarını daha konvansiyonel baslarla karşılaştırırsan hangi farklı ya da benzer
yönleri var, anlatır mısın?
Michael: Genel olarak hibrid
basların sound’u daha temiz, belki piyanoya benzer olarak tarif edebilirim. Alüminyumun
çok sıcak bir tonu var ve bu özelliği nedeniyle bas gitar yapımına çok uygun. Sap
ağacı ve elektronik sistemlerin tonları da, diğer konvansiyonel baslarda olduğu
gibi sonuca önemli katkıda bulunuyor tabii. Ek olarak hibrid basların genelde
daha hafif ve ergonomik bir yapıya sahip olduklarını söylemem gerekir, tabii
şekil farklılığı belki başta biraz değişik gelecektir ama alıştıktan sonra çok
rahat olduğu fark ediliyor. Bence bu dizayn konusundaki en önemli sorun ise tutuculuk;
müzisyenlerin daha farklı, alışılmış kalıpların dışında kalan enstrümanlara
mesafeli yaklaşması.
Spalt Magma 5 telli perdesiz bas gitar. Gövde ekleri flamed koa / spalted maple, klavye grafit
Spalt Magma 6 telli perdesiz bas gitar. MIDI sinyali için 13pin çıkışlı, Roland V-bass için demo bası olarak üretilmiş. Gövde ekleri bubinga / wenge / spalted maple, sap wenge/maple
Koray: Diğer bir ilginç
tasarımın da “vViper” bas gitar. Bu enstrüman, konvansiyonel bir gövde üzerinde
pozisyone değiştirilebilen “kayan” bir manyetik taşıyor.
Michael: Evet, ben herzaman
ilginç, değişik tasarımların peşindeyim. Gövde üzerinde kayarak aynı
manyetikten farklı tonlar elde edebilme düşüncesini de önce hibrid baslarda
denemiştim. Takip eden birçok deneme ve incelemenin ardından patenti de bana
ait olan “vViper” dizaynını oluşturdum.
Koray: Peki “vViper”ların
sound ve tonlarını nasıl tanımlarsın?
Michael: Bu sistemin alışılmış
iki manyetikli sistemlerden bazı farklılıkları var. Bunlardan ilki ve en
önemlisi, pozisyona bağlı olarak tonda çok geniş bir varyasyon imkanı
sağlaması. Manyetiği bulundurduğunuz yere göre sabit pozisyona göre hafif ya da
çok farklı tonlar elde etmeniz mümkün olabiliyor. Bir anlamda bas gitardan
kendinize ait bir tonlama elde etmek mümkün hale geliyor. Tabii çift manyetikli
enstrümanlarda, manyetiklerin özelliğine göre ciddi sorun olabilen faz uyumsuzluğu
gibi sorunları ortadan kaldırılmış oluyor. İkinci önemli avantajı da duruma,
şarkıya ya da partisyona göre istenilen ton için manyetiğin pozisyonunu
ayarlayabilme imkanı. Bu özelliği daha farklı efektler için de
kullanabilirsiniz. Mesela (solo bas albümleri ile tanınan) Steve Lawson vViper’ı
denediğinde manyetiği hızla öne arkaya kaydırarak belirli partisyonlarda
wah-wah benzeri bir etki elde etmişti. Ton olarak da manyetik daha önde
konuşlandırıldığında P-bass (Precision Bass), daha arkadayken ise Jazz Bass köprü
manyetiği ile Musicman tonları arasında bir sound elde etmeniz mümkün. Bunun
dışında vViper, genel anlamda net ve temiz bir tona sahip. Açıkladığım gibi, bu
enstrümandaki alışılmış bas gitar soundlarına çok yakın tonlarının yanı sıra
kendisine özgü tonlarını da müziğinizde memnuniyetle kullanabilirsiniz.
Koray: Gelecek için plan ve
düşüncelerin nedir? Üzerinde çalıştığın başka projeler var mı?
Michael: Şu anda Avusturya,
Viyana’da atölyemin hazırlıklarını tamamlamak üzere çalışıyoruz. Burada daha
geniş bir merkezimiz olacak ve üretim kapasitemizi arttırabileceğiz. Özel
üretim dizaynların yanı sıra müzik marketlerden elde edilebilecek daha hesaplı
modelleri de portföye eklemeyi planlıyorum. Ayrıca hibrid gitar ve bas modellerinin
de maliyet etkin olarak üretilip daha yaygınlaşması için çalışmalarım var. Tabii
benim için önde gelen yüksek kalite arayışı her zaman olduğu gibi asıl
hedefimiz olmayı sürdürecek.
Koray: Bu keyifli ve ilginç
konuşma için teşekkürler Michael. Sound dergisi okurlarına kapanış cümleleri
olarak neler söylemek istersin?
Michael: Farklılıklara açık olun, küçük değişiklikler yapın.
Bu sizi müziksel olarak daha yaratıcı bir yola yönlendirecektir. Müziğin yönü
ve enstrüman yapım teknolojileri arasında her zaman bir paralellik oldu ve bu
konuda keşfedilmeyi bekleyen daha çok şey var!!!
Ayrıntılı bilgi için: http://www.spaltinstruments.com/
Gourmet Guitars Michael Spalt:
Röportajı Yapan: Koray Ergünay ( Bas Gitar Günlükleri)
Blogcular Gityat.com ' da toplanıyor. Yazılarınızı Gityat.com ' da paylaşabilir, kendi kanalınızı kurabilirsiniz. Sizleri de aramızda görmek bizi çok mutlu eder.
YanıtlaSil