Bas gitar
günlüklerinin ikinci konuğu Zimmerly Bas Gitarları’nın sahibi Kevin Zimmerly
olacak. Kevin sanırım birçoğunuzun aşina olmadığı bir isim. Benim onunla, daha
doğrusu web sitesi ile ilk karşılaşmam sanırım 2005 yılındaydı. Kendim için
özel yapım, 3 oktav ya da ona yakın genişlikte bir bas gitar için plan yaparken
Zimmerly bas gitarlarının websitesi karşıma çıktı. Burada aklımdaki dizayna çok
yakın bir bas modelini buldum, ayrıca gitarda kendi isteklerime göre neredeyse
sınırsız modifikasyon yaptırabileceğimi gördüm. Daha sonra Kevin’le yazışmaya
başladık. İlk Zimmerly bası 2006 yılında teslim aldım. Kevin daha sonra bana 3
bas daha yaptı ve arkadaşlığımız ilerledi (benim için yaptığı basları ve
özelliklerini web sitemde bulabilirsiniz). Kevin’in dizaynları, özellikle
sıradışı enstrümanlara ilgisi olanların dikkatini çekecek. Bunun dışında standart
22-24 perde custom basları da var, ayrıca daha klasik çizgide, fiyatı daha
düşük bir dizaynın üretimini de başlatacağının haberini verdi. Neyse, lafı
fazla uzatmadan Kevin’le kendisinin evinde gerçekleştirdiğim sohbete geçelim...
Koray ve Kevin
Koray: Kevin, enstrüman yapmak nereden aklına geldi? Bu
işi profesyonel olarak yapmaya nasıl karar verdin ve Zimmerly firmasını
kurdun?
Kevin: Biliyorsun, ben de basçıyım,
bas çalmaya yapım işlerinden çok daha önce başlamıştım. O sıralarda beş telli
baslarla ilk kez ilgilenmiş ve çok hoşlanmıştım. Ama aklımda asıl altı telli
bir bas gitara sahip olmak vardı. El işlerine de küçüklükten itibaren bir yatkınlığım
ve alışkanlığım vardı. Büyükbabamın ağaç işleri ile uğraştığı bir atölyesi
vardı, orada bu tür işler için gereken aletleri kullanmayı ve temel becerileri
öğrenmiştim. Ara ara bazı gitarların boya ya da verniklerini yeniler, gerekli
onarımlarını yapar, köprü, manyetik vb. değiştirirdim. Birgün parayla almaya
çalışmak, modifikasyonlarıyla uğraşmak yerine, hayalimdeki altı telli bası neden
kendim yapmayayım dişe düşündüm. Gövdesinin, en sevdiğim bas olan Gibson Ripper’ınkine
benzer ama Alembic baslardandan da izler taşıyacak şekilde olmasını istedim. Manyetik
olarak da o zaman altı telli bas için manyetik yapan çok az firmadan birisi
olan Yamaha’nın manyetik ve devresini kullandım. Sonuçta bası aklımdaki şekilde
tamamladım, ancak elime alıp bir süre çaldıktan sonra altı tellinin pek de bana
göre olmadığını anladım ama yapım işine oldukça ısındığımı farkettim. Bundan
sonra da dört tellilerle işi sürdürdüm. Yani önceleri sadece kendim için,
meraktan ve hoşuma gittiği için yapıyordum. Yaptığım baslardan birkaçını götürdüğüm
fuarlardan birinde; burada, Long Island’da Five Towns College müzik okulunda
lutiyelik dersi veren Scott McDonald ile tanıştım. Scott bana başlangıçta
destek ve bu merakı iş haline getirmek için fikir verdi. Yaptığım baslar müşterilerden
çok olumlu tepkiler alıyordu ve her gittiğim fuarda baslarım satılmaya başladı.
İşler böylece ilerledi.
Koray: Peki sunduğun bas modelleri hangileri?
Kevin: Zimmerly bas gitarları
olarak üç temel model üzerinden üretim yapıyorum. Bunlardan RKZ, ilk dizayn ettiğim model. Adını da babamın
adının baş harflerinden alıyor. Benim sahip olduğum ilk ciddi bas gitar, bir B.C.Rich’ti.
Onun en sevdiğim özelliklerinden birisi de rahatlığıydı; çok dengeli bir
profili vardı. İşte bu özelliği aklımda tutarak RKZ serisini tasarladım. Tabii ideal
bir gövde dizaynına ulaşıncaya kadar oldukça yoğun bir deneme süreci geçti ve
şöminelik odun çıktı ama sonunda istediğim bir prototip modele ulaştım. Bu
model, çift cutawayli, bazı açılardan Fender baslara benzeyen, 24 perdeli bir
bas gitar. Herkesin çok memnun kaldığı, birçok ağaç, manyetik, devre
kombinasyonu ile ürettiğim bir model. Dörtten altı tele kadar birçok farklı RKZ
yaptım şimdiye kadar.
Diğer
bir model ise Sillybass. Bu model için ABD patentine de sahibim. Bu bas tek
manyetiğe ve 33 perde içeren geniş bir sapa sahip. Bu modelin ilham kaynağı ise,
Joe Zon’un Michael Manring için yaptığı bas gitarlar (Zon Hyperbass). Zon’un
bası perdesizdi, ben ise aynı alana sahip perdeli bir basın nasıl olacağını
merak ediyordum. Ben bir rock müzisyeniyim ve bu müzikte perdesiz bas çok sık
kullanılan bir enstrüman değil. Bu nedenle benzer bir basın perdeli şeklini
dizayn etmeye karar verdim. Tabii bazı temel özellikleri oldukça farklı oldu,
Sillybass’ın klavyesi tam olarak 3 oktav (36 perde) değil, 33 perde. Bunu slap
tekniğinin de rahatça uygulanabileceği bir alan bırakmak amacıyla tercih ettim.
Yine de bu enstrüman, tiz notalar için yeterince alan sağlıyor, ben de diğer
baslara bulunmayan bu alanda çalmaktan, özellikle de distortion pedalları ile çok
keyif alıyorum. Tabii bu bası görenler, neden bas yerine gitar çalmadığımı
soruyorlar ama ben bir basçıyım, gitarcı değil ve istediğimde tiz sesler
çıkarabilmek de hoşuma gidiyor.
Koray: Sillybass kullanan
ünlülerden birisi de Randy Coven. Onunla tanışman nasıl oldu?
Kevin: Randy, bir gitar fuarında
sırasında açtığım standa gelerek Sillybass’ı denedi ve çok beğendi. Daha sonra
birlikte çalışmaya başladık ve temel dizaynı onun isteklerine göre
şekillendirdik.
Koray: Malmsteen’in Türkiye’deki
ilk konseriydi sanırım...Ben gitmemiştim ama orada olan basçı arkadaşlar; grupta
uçuk bir basçı olduğunu ve alt cutaway’i kesik, uzun saplı değişik bir bas
çaldığını söylemişlerdi. Sonradan turne fotoğraflarını gördüğümde Sillybass’ı
farkettim.
Kevin: Randy için birisi perdesiz, diğeri ise tremolo kolu
taşıyan perdeli olmak üzere iki Sillybass yaptım. Kendisi bu enstrümanları ARK
albümünde (Burn in the Sun) ve Yngwie Malmsteen turnesinde kullandı.
Koray: Diğer bir ilginç tasarımın ise “RKZ-Scrap Metal”.
Kevin: Biliyorsun, Zimmerly basları
ile ilgili işlerin yanı sıra, itfaiye ve kurtarma araçları için bazı metal
parçaların üretimini de yapıyorum. Bu sırada elime sık sık fazla alüminyum
parçaları geçiyordu. Birgün aklıma bu parçaları da enstrüman yapımında
kullanmak geldi. Scrap metal’ın gövdesi alüminyum ve çelik boru parçalarından
kaynakla yapıldı. Yapı olarak klasik veya akustik gitarlar gibi boş gövdeli,
rezonansı yüksek bir enstrüman.
Koray: Peki bu basın tonunu sen nasıl tarif edersin ? (Not:
ben de Kevin’in atölyesinde bir tanesini çalmıştım).
Kevin: Scrap metal’ı tonunu en
iyi “hormonlu Musicman tonu” olarak anlatabilirim. Boş gövdesinden kaynaklanan
sustainli, vurucu bir tonu var. Şimdiye kadar bu baslarda Bartolini manyetik, Duncan
preamfi, ve Schaller köprü kullanıp çok iyi sonuç aldım. Tabii bu basın başka
avantajları da var. Özellikle sıcak yaz günlerinde provalar rahat oluyor, çalanı
çok serin tutuyor!!!
Koray: En çok talebi hangi model için alıyorsun?
Kevin: İlginç bir şekilde, en çok Sillybass için sipariş
alıyorum. Sillybass kendine has bir tasarım, fazla benzeri de yok, o nedenle
özellikle bu modeli isteyenlerin (Not: ben de buna dahilim!!!) siparişleri oldukça
fazla.
Koray Ergünay'ın Zimmerly Silly Bass'ları...
Koray: Aslında Sillybass, standart baslara alışmış birisi
için çalması çok da kolay bir enstrüman değil...
Kevin: Evet, Sillybass ile
ilgilenenlerin bazılarının bir süre kullandıktan sonra bana tekrar, daha
standart bir bas, mesela RKZ siparişi verdiği oluyor. Bu ve benzeri talepleri
karşılamak için yeni bir model üretmeye başlayacağım, adı CVZ olacak. Daha
geleneksel, Fender vari, bolt-on saplı bir bas. Şekli ise RKZ’lere benzer
olacak. Bu arada yaptığım basları kullananlardan sıkça duyduğum bir övgü de sap
profili içindir. Çoğu kişi basları çok rahat buluyor. Ben de bir basçı olduğum
için belirli bir modelde nasıl bir sap çalanı daha mutlu eder, tahmin etmekte
zorlanmıyorum. Asıl şekillendirme de elde yapıldığı için, bana rahat gelen bir
sap, genelde siparişi veren müşteriyi de memnun ediyor.
Koray: Peki, çalışma şeklin nasıl? Siparişleri nasıl
alıyorsun?
Kevin: Genellikle müşteriler,
internet, web sitesi ya da önceden yaptığım basları görüp veya kullanıp,
sıklıkla senin de yaptığın gibi belirli bir model üzerinden sipariş veriyorlar.
Bunun dışında burada birçok müzik mağazası da ya doğrudan sipariş veriyor ya da
elimdeki hazır baslardan alıyor. Tek başıma çalışıyorum ve tüm bas gitarların
yapımının her aşaması birebir kendim
gerçekleştiriyorum. Bu nedenle sipariş için bir sınırım var, genellikle de
elimdeki işi bitirmeden yeni bir basa başlamıyorum.
Koray: Bas gitar yapımı açısından özellikle tercih
ettiğin malzemeler var mı?
Kevin: Evet, sapta sertliği ve
rezonansından dolayı özellikle akçaağaç tercih ediyorum. Gövde için de maun ve
ceviz, sevdiğim ağaçlardan. Klavye için de abanoz veya gülağacı...Ama ne yazık
ki, yağmur ormanlarının azalması ile az bulunan birçok ağaç tehlike altına
girdi. Bu nedenle bazı ağaçlar eskisi kadar kolay bulunmuyor. Mesela kesilmemiş
abanoz bulmak, artık oldukça zorlaştı. Brezilya gülağacı ise neredeyse hiç yok.
Onun dışında ben kendi stoğumda sık kullandığım ya da özel ağaçları tutuyorum. Ne
yazık ki, iyi ceviz de eskisi kadar kolay bulunmıyor. Eğer müşterinin özel bir
talebi yoksa, enstrümanın genel yapısını da gözönüne alarak, bu
kombinasyonlardan birisini tercih ediyorum genellikle. Ama aklına gelebilecek
neredeyse tüm ağaçlardan bas yaptım diyebilirim. Manyetik ve devre için de
durum aynı, siparişe göre değişiyor. Şimdiye kadar Bartolini, EMG, Seymour
Duncan vb. birçok model devre ve manyetiği baslarımda kullandım. Benim
tercihimi sorarsan, açıkçası ben kendim için pasif manyetikleri tercih
ediyorum; iki pasif manyetik, volüm ve ton, hatta mümkünse her manyetik için
ayrı olacak şekilde. Ayrıntılı EQ ayarlarını preamfi ya da amfiden yapmak bana
daha işlevsel geliyor. Sahnede çalarken de basın üstünde bir sürü düğmeyle
uğraşmak da istemiyorum. Bas gitar işe yarar, frekansları dengeli bir ton
sağlasın, bence bu yeterli. Anthony Jackson’ın özel yapım basını biliyorsundur.
Üzerinde herhangi bir pot yok, manyetik doğrudan çıkışa gidiyor. Galiba ben de
benzer bir yaklaşıma sahibim ama henüz onun kadar cesur değilim. Amfi olarak da
eski tarz amfileri seviyorum, mesela Acoustic 370’ler. Ne yazık ki kendi
Acoustic 370 kafa kabin sistemimi seksenlerin başında sattım. Bundan dolayı
hala kendi kendime hayıflanırım bazen. O yıllarda bas sistemleri genel olarak
küçülmeye başlamıştı, ben de tüm o ağır sistemi heryere taşımaktan yorulmuştum.
Neredeyse her konserden sonra birileri amfimi satın almak isterdi. Ben de bir
gün gelen iyi bir teklifi kabul ettim. Yerine de o zamanlar yeni olan, hala da
kullandığım bir Gallien-Krueger 400RB almıştım.
Koray: Son zamanlarda enstrüman yapımında artan sıklıkla
kullanılan grafit, karbon elyafı gibi malzemeler hakkında düşüncelerin nedir?
Kevin: Ben bu işi kendi kendime
öğrendim ve geleneksel yöntemlerle çalışıyorum. Scrap Metal’ı saymazsak, şimdiye
kadar yaptığım tüm baslar ve sapları ağaçtan. Ama karbon elyafı, grafit vb. bu
tür malzemeleri karşı bir görüşüm yok. Ben henüz kullanmadım sadece. Belki
gelecek günlerde denerim. Eskiden truss rod’larımı da kendim yapardım.
Koray: Galiba basçılar, özel
yapım enstrümanlara ilgi konusunda farklı bir yere sahipler. Türkiye’de de son
yıllarda birçok özel yapım bas gitar üretildi. Enstrüman, daha doğrusu bas ya
da elektrik gitar yapımına merak saranlara önerilerin ne olur?
Kevin: Bu işi kendi kendine
öğrenen birisi olarak, ilgi ve merak bence en önemli faktörler. Mesela ben, hala
bas yapmaktan çok keyif alıyorum, biliyorsun burada ekonomi bir süredir oldukça
olumsuz durumda ve birçok kişi enstüman yapımcılığı ile ilgili işlerden hayal kırıklığı
yaşıyor ama ben hala keyifle sürdürüyorum. Bunun dışında yeni başlayacaklara Melvyn
Hiscock’ın “Make Your Own Electric Guitar” adlı kitabını özellikle tavsiye
ederim. İşi gayet basit ve net açıklar ve elektrikli hiçbir alete ihtiyaç
göstermeksizin, basit el aletleri ile nasıl çalışılacağını anlatır. Ben de başlarken
herhangi bir cihazım yoktu, tüm işi el aletleri ile yapıyordum. Biraz zor olsa
da bana müthiş bir tecrübe kazandırdı. Bu işe merak saranlara bu kitabı tavsiye
edebilirim. Bolt-on, set-in ve yekpare (neck through) bas ve gitar yapımı
konusunda temel bilgiyi burada bulabilirler.
Koray: Peki senin bir basçı olarak tonunu ve tarzını
sevdiğin basçılar ve gruplar hangileri?
Kevin: En sevdiğim grup Dixie
Dregs. Andy West (Dixie Dregs basçısı) penayla çaldığından en sevdiğim basçı
diyemem ama birçok farklı stili çok sağlam çalabiliyor. Artık pek ortalarda
görünmüyor galiba. Tabii yine Steve Morse ve Dregs ile çalan Dave LaRue da çok
iyi. Onun dışında Stanley Clarke ve ilk solo albümünü çok severim. Marcus
Miller, Michael Manring ve Victor Wooten da çok iyi çalıyor. Ama doğrusunu istersen
olay teknik gösteri ve solo bas yönünde fazla kaydığında bence biraz sıkıcı
oluyor. Bass Player dergisinin düzenlediği ilk “Bass Days”a gitmiştim, belirli
bir aşamadan sonra sürekli bas dinlemek çok da keyifli değildi açıkçası. Paul
McCartney’i de basçı olarak çok severim, çok melodik bir yaklaşımı vardır. Chris
Squier (Yes), Geddy Lee (Rush) de sevdiğim basçılardan...
Silly Bass'ın Patent Belgesindeki Teknik Çizimleri
Koray: Kevin, zaman ayırdığın
için teşekkürler. Son olarak, Sound dergisi okuyucularına söylemek istediğin
birşeyler olacak mı?
Kevin: Umarım okuyuculardan bas
çalanlar, birgün benim yaptığım basları deneme şansına sahip olurlar. Bu işe saatlerimi
ve kutularca yara bandı (!!!) harcıyor; emeğimi ve gönlümü koyuyorum. Tüm basları
kendim, tek tek yapıyor ve mümkün olan en iyi malzemeyi kullanmaya çalışıyorum Sonuçta
da birçok butik enstrümanla başabaş bas gitarlar üretiyorum.
Hayalinizdeki enstrümana ulaşmanız
için elimden geleni yapmaya hazırım.
Not: Röportaj Koray Ergünay tarafından yapılmış ve Kasım 2010 Sound Dergisinde yayımlanmıştır. Tüm hakları saklıdır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder