FENDER’DEKİ RUS RÜZGARI:Yuriy Shishkov
Merhabalar Sayın Shishkov. Sizinle böyle bir röportaj için bir araya
gelmek büyük bir onur. Şu an Gitarizm Köşesindeyiz. Öncelikle, hakkınızdaki
bazı genel sorularımla başlamak istiyorum. Bize biraz kendinizden ve gitara,
gitar yapımına ve Fender ile olan bağınızın başlangıcından bahsedebilir
misiniz?
Her şey Sovyetler Birliğinde
başladı. Yaklaşık 12 yaşımda filan gitar çalmaya başladım ve çok uzun yıllar
cidden çok zayıf yapıma sahip Sovyet çalgıları ile çaldım. Bunlar hem yapısal
olarak, hem de estetik açıdan kötü gitarlardı ve tüm müzisyenler aynı derdin
ızdırabını çekiyordu, elbette çok çok paranız olup da "gerçek" batı
veya Japon yapımı bir çalgı satın almadıkça durum böyleydi. Benim için böyle
bir seçenek yoktu ve 1986 yılında ilk elektrik gitarımı yapmaya karar verdim.
Elektrikli el cihazlarının,
gerçek malzemelerin ve parçaların hiçbiri olmaksızın, o dönem pek popüler olan
elektrik gitarlardan esinlenerek yaptım bu ilk gitarımı. Bu tam bir başarıydı.
Arkadaşlarım gitarımı ilk gördükleri anda hem onlardan hem de diğer birçok
müzisyenden "siparişler" almaya başladım. Binamızın çatı katında çok
ufak bir atölye kurdum ve gerçekten "underground" olarak bu işi
yapmaya başladım. Her şey ama her şey elle, elektrikli cihazların yokluğunda
yapılıyordu, gövdeler, saplar, gitar donanımları, manyetikler ve diğer
parçalar...
Bu iş 1990'a kadar böylelikle
sürdü ve o ara Amerika'ya taşındım. Amerika'ya taşındıktan çok kısa bir süre
sonra Illinois'deki Washburn Gitarları'nda
iş buldum. On yıl kadar bir süre sanatçılar, büyük fuarlar, prototip gitarlar
ve bazı restorasyonlar yaptım.
O dönem, Fender'in efsanesi ve
tüm türler arasındaki büyük popüleritesi hakkındaki bilgim biraz sınırlıydı.
Fender gitarları hakkındaki "ufkum" ve bilgim 2000 yılında, Fender
özel üretim atölyesinin (Custom Shop)
yeni gitar yapım ustaları aradığını duyunca çok ciddi oranda arttı. Mike Eldred
ile temasa geçtim ve beni Corona'ya davet edip bana Fender'in gerçekte ne
olduğunu gösterdi. Fabrikadaki üretim sahasını, özel üretim atölyesini gezdik
beraber ve akabinde izlenimim çok muazzamdı. Hayat değiştiren bir deneyimdi,
özellikle de Mike bana usta yapımcılık (Master
Builder) işi teklif ettiği anda...
Lütiye olmanın ardındaki hikayeyi bizimle paylaşabilir misin? Bu
konuda hiç eğitim aldım mı?
Gitar yapımı konusunda hiçbir
"akademik" eğitimim yok. Sovyetler Birliği'nde bu konuda hiçbir okul,
kurs vs. yoktu. Dahası mezun olduğunuzda, devlet kontrolü olmadan ticaret
yapabileceğiniz hiçbir bölüm yoktu. Ayrıca unutmamak lazım ki orası komünist
sistem söz konusuydu ve özel teşebbüsler yasal değildi ve kanuni cezası da söz
konusuydu.
Ustalık ve cihaz kullanımı
konusunda bilgi sahibi olmak o dönemin zorlu Sovyet hayat tarzından kaynaklanan
bir olaydı, hatta çocuklar için bile geçerliydi bu durum. Sıklıkla, çocuklar
oyuncaklarla oynamazdan önce kendi oyuncaklarını kendileri yapmak durumunda
kalırlardı. Bildiğimiz mutfak bıçakları ile suda oynamak için kayıklar yapardık
ve ağaç ustalığı durumu alaylılıktır. Sovyet okulları da bize birçok cihazın
kullanımı konusunda eğitim veriyordu ki mezuniyet sonrasında Sovyet
fabrikalarında "Komünizm için
Savaşmaya" hazır olabilelim.
Kendi yaptığınız gitarlar arasında en sevdikleriniz, en çok gurur
duyduklarınız hangileridir?
Yaptıklarımdan birini seçmek
hakikatten çok zor. Hem yapı itibariyle birbirlerinden çok farklılar, hem de
duygusal açıdan...Ciddi olarak karmaşık gitarlar yaptım ve "önem"
faktörü çok yüksek olan gitarlar da... Bu tür doğalarına göre sınıflandırma yapabilirsin.
"Özel insanlar" için yapılanlar altın, elmas ve diğer bazı değerli
taşlarla yapılmış olanlardan daha farklı bir değere sahip oluyor. Çoğuyla gurur
duyabilir veya herhangi birisini favori gitarım olarak seçebilirim. Ancak
içlerinden sadece birisi hayatımı tümden değiştirdiği ve kaderimi belirlediği
için ayrıdır. O da S.S.C.B.'de iken yaptığım ilk gitarım. Bu çalgı olmaksızın
asla bir gitar yapımcısı olamaz, şu an sahip olduğum hayata sahip olamazdım.
...onun gitar yapımı konusunda çağımızın Stradivarius'u olduğunu düşünüyorum..
Peki en sevdiğiniz, takdir ettiğiniz lüthiyeler kimler?
Rusya'daki gitar yapım
tecrübelerim ağaç işleri ve ustalığı ile ilgili ciddi bir irfan kazandırdı
bana. Batı dünyası ile karşılaştırıldığında oldukça ilkel ve sınırlı
cihazlara/imkanlara rağmen, oradaki çatı katımda öğrendiğim, hatta cilaladığım
şey temelde aynı ağaç işleme teknikleri ve kuralları idi. Maalesef, karmaşık
gitar yapıları, tonal ve ağaç farkları bazındaki faklar konusunda derinlemesine
bilgi sahibi değildim. S.S.C.B'de tüm bu tür bilgiler çok uç idi.
Amerika'ya geldikten sonra bu
konularda bulabildiğim, edinebildiğim, ulaşabildiğim her şeye ümitsizce
edinmeye çalıştım. "Amerikan Lüthiyeler Derneği" (GOAL) ve
"Amerikan Telli Çalgılar Zanaatkarları Birliği"'ne (ASIA) üye oldum.
Gitar yapım felsefemdeki değişiklikler, karmaşık gitar yapımına duyduğum ilgi
beni bombeli gövdeli caz gitarları dünyasına yönlendirdi. Bu muhteşem çalgıları
yapmaya başladım ve esin kaynağım ise Jimmy D'Aquisto'ydu. Onunla
olabildiğince çok çalışarak, onun vizyonundan ve bombeli gövdeli gitar
tasarımlarından faydalanmaya çalıştım ve bu süreçte onun gitar yapımı konusunda
çağımızın Stradivarius'u olduğunu düşünüyorum. Caz gitarlarının, katı gövdeli
elektrik gitarlardan derinlemesine farklı olduğundan, bu işlerden
öğrendiğim/edindiğim ustalık ve disiplinin sınırı yoktu ve her tür gitar
yapımında da uygulanabilirdi.
Gitar yapımında hangi tür ağaçları tercih ediyorsunuz?
Pek çok durumda bunu müşteri
tercihleri belirleyici oluyor. Bir elektrik gitar için "standart"
malzeme kızılağaç (alder) veya dişbudak (ash) olur. Sap için de akçaağaç
(kelebek/maple). Özel yapımlara geldiğimizde ise yelpazenin bir sınırı yok
gibi. Her tür egzotik malzeme kullanılır; Alevli koa, bubinga, her çeşit figüre
sahip kırmızı ağaç (redwood) veya Claro cevizi, zibra ve tomo dişbudağı... Tek
sınır yapısal özellikler ve gitar yapımına olan uyumluluk ve elbetteki hayal
gücü. Özel yapım atölyesinde paso yaptığımız şey bu işte.
Bugüne kadarki en zor gitar projesi hangisiydi?
"Zor" projeler olmasa
işim muhtemelen hiç ilginç olmazdı. Gerçi ben onlara zor demiyorum,
"karmaşık" demek daha uygun geliyor. Zor olan projenin kendisi değil
de teslim süresi gibi gitar yapımı dışında kalan faktörler oluyor genelde. Yine
de tüm diğer ustalar gibi ben de bazı karmaşık veya zor projelerle yüzleşmek
zorunda kaldım elbette. Bu tür meydan okumalarla her karşılaşmam, aynı zamanda
işimin parçasıydı. Bu kötü mü, değil, bilakis iyi. Her zaman olumlu birşeyler
katıyor insana, böylelikle sürekli yeni şeyler öğreniyorsunuz ve uzmanlığınızı
farklı alanlarda da geliştirebiliyorsunuz.
Şanslıyım ki bu projelerin hepsi
çok ilginç ve sıra dışı projelerdi. Geçen yıl, örneğin, Mike Eldred benden
Keith Urban için kırık aynalardan oluşan bir önyüze sahip bir gitar yapmamı
istedi. Gitar, karmaşık ve zor idi. Netice ise Fender için yaptığım en ilginç
gitarlardan birisi oldu. Bana düşünmek için, gitarın tümden sıradışı özel yapısı gibi bir çok
malzeme verdi. İşte işimi bu yüzden çok seviyorum.
Yuriy'in bahsettiği Keith Urban için yapılan Tele ;)
Ton ve Sound açısından bir elektrik gitar için en önemli parametreler
nelerdir sence?
Bu soruyu basitçe
yanıtlayabilseydim kendimi şanslı sayardım. Maalesef sound değişiminde rol
oynayan çok fazla etmen söz konusu ve sadece bir ikisinden bahsetmek imkansız.
Gövde için hangi ağacı
kullandığını çok iyi irdeleyip, sonrasında ona göre manyetik seçmek lazım. Aynı
tür manyetikler, örneğin dişbudak üzerinde kızılağaçtan çok çok farklı gelir.
Tuşe ağacı, köprü ve cila değişimleri ile oynadığınızda ses karışımına farklı
karakterler getirmiş olursunuz. Dahası kişiden kişiye değişiklik gösteren ton
tercih faktörünü de asla gözardı etmemeniz lazım. Sizin için "iyi"
olan, "falanca" gibi kulağa gelen bir ton, bende tam tersi etki
yapabiliyor.
Gitarı yaparken tonunun nasıl olacağını
tam anlamıyla bilemiyoruz. Ancak, malzeme ve gitar parçaları faktörleri
bazında, tonal aralık (sıcak veya ince gibi) açısından öngörüde
bulunabiliyoruz. Az önce de belirttiğim gibi tek bir kritik faktör
olmadığından önemli olanın farklı
muhleviyatların karışımları...
Hiç, yaygın olmayan veya denenmemiş bir ağacı veya bir malzemeyi
kullandığın bir proje oldu mu? Hani yolda yürürken görebileceğin bir meşe bloğunu
"hey, bunu deneyebilirim" demek gibi...
Söz konusu ağaç olunca en düz
olanlardan egzotik olanlara dek her türlü şeyi deniyoruz. Daha önce söylediğim
gibi gitar yapımında bir sınır yok. Diğer malzemeler açısından her zaman açık
kapı var. Ancak kendi projelerimde sadece tuşe işlemelerinde söz konusu
olabiliyor bu tür bir yaklaşım. Tuşe işlemesi projelerimde, bugüne dek, çok
çeşitli mineraller ve metaller kullanıldı. Gitarın kendisi için farklı bir şey
kullanmaya gelince, bu konuda oldukça muhafazakarım. Ahşabın, gitar yapımında
kullanılabilecek, zaman içinde rüştünü ispatlamış en güzel malzeme olduğunu
düşünüyorum, her ne kadar etrafta çeşitli deneysel projeler olsa bile.
Muhtemelen asla mermerden veya bakırdan filan gitar yapmazdım…
Gitar tasarımı ve yapımı açısından özel bazı yaklaşımlarınız var mı?
Her gitar yapımcısının, kendine
göre bazı yaklaşımları ve esinlenimleri vardır. Benim açımdan, sıklıkla eski
zırh yapım ustalarının işçiliklerinden esinlendiğimi söyleyebilirim. Antik
olarak dekore edilmiş bir zırha bakarsan, silah işçiliği açısından ne kadar
ileri bir sanat seviyesine çıkarıldığını görebilirsin. Silahlar üzerine yapılan
şeylerin pek de "şairane" veya "sanatla alakalı"
sayılmayabilir. Daha ziyade ava veya savaşa giderken kullanılacak şeyler...
Ancak eski demirci ustaları
bunlara sadece savaşta hedefini vurmaktan farklı amaçlar ve sahip olmak için
değişik nedenler de kazandırmışlar. Bir silah tüm işlevsel ve yapısal
özelliklerine kavuştuktan sonra silah ustaları onları kendi içlerinden gelenleri
de katarak, çok karmaşık işlemelerle dekore etmeye başlamışlar. Bu da ince
ustalığın mantıksal ilerlemesi olmuş. Dahası ileri yeteneklerinin ve
kesinliklerinin ifadesi halini almış. Sıklıkla kendi gitarlarımda da aynı
türden bir yaklaşım içinde oluyorum. Öte yandan insanın ellerinden çıkan
gitarlar, silahlarla kıyaslandığında çok daha romantik ürünler ve çalgılarımı
işlemeler ve diğer tür süslerle dekore etmeyi çok seviyorum. Bir çalgıyı alıp,
onu çok daha farklı bir sanatsal seviyeye çıkarmayı çok heyecan verici
buluyorum. Bunu yapamaya bayılıyorum!
...El emeğim, gövdenin kendisiyle birlikte bir anda harcanmış gitmişti ve herşeyi bırakmanın arefesindeydim... Bu olay niyetimin ve kendimi adamamın gerçek bir sınavıydı...
Gitar yapımcısı olmak isteyen veya lüthiyelik ile ilgilenen insanlara ne gibi
tavsiyelerde bulunabilirsiniz?
S.S.C.B'de ilk gitarlarımdan
birisini yaparken gövdesini yerde/zeminde yapıyordum. Iskarpela ile gövde oyukları
üzerinde çalışırken, gövde altında yumuşak bir destek olmasının bir hata
olduğunu anlamıştım. Maalesef alttaki yumuşak destek çok kötü bir destek
olmuştu. Sap oyuğunun dibi ıskarpelanın kenarından çöktü. Gerçek bir felaketti.
Sadece ve sadece el aletleri ile uğraşılmış olan günlerin sonunda bu olmuştu.
El emeğim, gövdenin kendisiyle birlikte bir anda harcanmış gitmişti. Bu en kötü
kabusumdu ve herşeyi bırakmanın arefesindeydim. Her şeye yeniden başlamam
gerektiği gerçeğini kabul edemiyordum. Bu olay niyetimin ve kendimi adamamın
gerçek bir sınavıydı. Elbette gerçeklerle yüzleştim, bu bana iyi bir ders oldu
ve gövdeyi baştan yapabilirdim, tekrar meydan okumaya hazırdım. Yaptığım da bu
oldu zaten. Gitarımı bitirdim ve bir daha ne kadar zor olursa olsun hiçbir
zaman ne pes ettim, ne de bir sorundan yılıp işi bıraktım. İşte benim,
gerçekten de gitar yapımcısı olmak isteyenlere tavsiyem budur; Asla pes
etmemek!. Kendinizi adayın ve yaratıcı olun.
Güzel tavsiye Yuriy. Ben sorularımın sonuna geldim. Sizin gibi
harika bir usta ile konuşmak gerçek bir onurdu. İnceliğiniz için de
teşekkürler.
Ben teşekkür ederim.
Tarafımdan yazılmış olan bu içerik Sound Dergisindeki "Gitarizm" Köşesinde yayımlanmıştır. İzin alınmaksızın ve/veya "TAM" kaynak gösterilmeksizin alıntılanması, kopyalanması durumunda derginin yayımcı şirketi gerekli her türlü yasal yaptırımlara başvurmaya yetkilidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder