Merhaba Bill. Ben Sound Dergisinden Barış. Gitarizm’e hoşgeldin.
İstersen önce başlangıcın ile girelim muhabbete. Nash Gitarlarının arkasındaki
hikaye nedir, biraz bahsedebilir misin?
Merhaba Barış. Hızlıca
yanıtlamaya çalışayım sorularını. Gitar çalmaya 10 yaşımdayken başladım, gitar
yapımı, yeniden boyama ve özelleştirme (customizing) ile uğraşmaya da 16
yaşımda, kimi zaman kendi gitarlarımı mahvederek :) 20 ortalarıma geldiğimde
evli ve çocukluydum. Bilirsin, iş hayatı içinde bir tempom vardı. yıllar geçtikçe
bu hayatın beni iyice yıprattığını fark ettim. Eşimin gerçekten sevdiğim, bana
huzur verecek bir iş yapmam için beni ikna etmesi ile birşeyler değişti.
Böylelikle gitar işlerine geri dönmüş oldum. 2001 yılında sadece birkaç gitarla
başladım ve ardından her ay iş biraz daha büyüdü ve halen büyümeye de devam
ediyor.
Bize Nash Gitarlarının üretim sürecini özetleyebilir misin?
İlk önceleri sadece hafta sonları,
bodrum katımda uğraşıp, ebay üzerinden satıyordum. Yıllanmış görünümlü
gitarları yapmaya başladığımda ise her şey çok hızlı gelişti. Artık dokuz
kişiyiz ve her ay yaklaşık 90 gitar üretiyoruz.
Gülağacı veya akçaağaç tuşeli saplarınız ve gitarlar gövdeleriniz için
kaç tane tedarikçiniz var?
Gövde ve saplar için iki üç
tedarikçimiz var, ürünleri onlardan alıyoruz ve belirtmeliyim ki hepsi
Amerika’da yapılıyorlar.
Gitarlarınızda kullandığınız ağaçlar hakkında bilgi verebilir misin? Ne
çeşit ağaçlar kullanıyorsunuz, kökenleri neresi vs. Ayrıca bu ağaçlar Leo Fender dönemi
stratlarda olduğu gibi kalifiye lütiyeler tarafından elle mi seçiliyor?
Saplarımız ya tek parça akçaağaç
ya da gülağacı tuşeye sahip akçaağaç. Tümünün sap çapları 10 inç ve de 6105
ölçekli perde demirlerine sahip (Not:Kişisel
olarak favori perde demirlerim bunlardır. Jumbolar kadar geniş değil ancak
yüksekçe perdelerdir). Ek bir ücret
ile alevli akçaağaç veya kuşgözü opsiyonumuz da mevcut.
Gövdelerden bahsedecek olursak,
tarihsel olarak eşdeğerlilik gösterecek şekilde dişbudak (ash) ve kızılağaç
(alder). Tek parça olan da var, iki de, üç de. Aslının üretim yılına,
özelliklerine ve renge göre değişim gösteriyor. Üç parça olanlar daha nadir.
Ancak bazı durumlarda oldukça rezonant üç parçalı bir gövde, tek parçadan
oluşan ama çok daha az rezonant gövdeden daha iyi netice verebiliyor. Ayrıca
ağaçlarımız, üretim öncesinde ağırlık ve rezonans değerlerine göre bir
değerlendirmeye alınıyor, uygun olmayan parçalar üretim sürecine giremiyorlar. Şunu
da özellikle eklemeliyim ki ~2 kilogramdan (4,5
lbs) daha ağır hiçbir gövdelik parça kullanmıyoruz.
Sap profili olarak ise orta
kalınlıktaki “C” tipi veya kalın ve genişçe “V” tipi profiller söz konusu. Leo
Fender’in yaptığı gitarlardan 7,25” sap çapı ve ufak perde demirleri yönleriyle
ayrılıyoruz.
Gitarlarınızın cilalarından da bahsedebilir misiniz? Gördüğüm kadarıyla
hepsi nitroselüloz cilaya sahip (CBS öncesi tüm Fender’ler gibi). Bu tür,
uygulaması daha zor bir finiş türünü seçmenizde cilanın rezonans karakteri mi,
ağacın kuruyabilmesine imkan tanıyan yapısı mı yoksa sadece vakti zamanında Stratocaster/Telecaster’larda
kullanılması mı daha büyük etki sahibi?
Evet, hepsinde nitroselüloz lak
kullanıyoruz ki bunda alt kaplamalar da dahil. Tanecik dolgularında bile nitro
bazlı organik dolguları tercih ediyoruz. Spreyleme yaparken, gövdeleri ve sapları
mümkün olan en rezonant halleriyle kaplayacak şekilde, çok ince katmanlar
oluşturarak yapmaya dikkat ediyoruz. Boya ve renk karışımlarını evde
hazırlıyoruz ve tüm finiş işlemleri ise tarafımızdan yapılmakta. Nitro
seçmemizde ise sayılanların hepsi etki sahibi.
Son zamanlarda Gibson Les Paul ve SG’ler için de özel bir uygulamaya
başladınız. Yeni üretime sahip Gibson Les Paul’leri alıp onları modifiye edip,
yeniden boyayıp, yaşlandırıyorsunuz anladığım kadarıyla. Bu konuda biraz
ayrıntı rica etsem?
Elbette. Öncelikle evet onların
hepsi gerçek Gibson Les Paul’ler. En son uygulanacak renk/cila seçeneğine göre
Faded Standard, Classic Standart ve Classic Plus serilerinden seçiyoruz
adaylarımızı.
Adaylar bir kez belirlendikten
sonra ilk iş olarak parçalarına ayırıyoruz. Sonra gövdenin boyasını tamamen
söküyoruz. Ahşaba ulaştıktan sonra boyasız gitar gerekli işlemlerden geçiyor ve
%100 nitroselüloz lak boya ile boyanıyor ve biraz önce de belirttiğim gibi
katların mümkün olduğunca ince olmasına dikkat ediyoruz. Boya ve kuruma işlemi
bittikten sonra yaşlandırma işlemi başlıyor, bu arada perdelere de ek bakım
yapıyoruz.
Akabinde gitarın işlem görmüş ve
kimisi değiştirilmiş parçalarının tekrar toparlanması geliyor. Manyetikler de
değiştirdiğimiz parçalardan. Genelde sapa DiMarzio Bluesbucker, köprüye de
DiMarzio Air Norton kullanıyoruz. Bunları bağlarken bağlantılarda da bazı
modifikasyonlara giriyoruz, Bluesbucker’a coil-tap takmak gibi. Ama push/pull
ile değil potun kendiyle alakalı bir mod bu. Ton potu 1 ile 8 arasında normal
bir ton potu gibi davranıyor. 9 ile 10 arasında ise ikinci bobini devre dışı
bırakıyor ve böylelikle strat-vari bir ton elde edilebiliyor.
Stok Gibson manyetiklerini neden değiştirme ihtiyacı duyuyorsun? Neyini
beğenmiyorsun ve neyi eksik geliyor?
Gitarın üzerindeki manyetikler ya
birbirleri ile uyumlu değil bana göre, ya da konumlarına uygun değiller. Sap
manyetiği çok boğuk, çamurlu ve netlik fakiri oluyor. Köprü manyetiği ise fazla
kaba veya zayıf. Switch orta konumdayken yani iki manyetik birden çalışırken
ise olması gereken ses çıkmıyor. Ayrıca Gibson’ın kullandığı potları da
sevmiyorum. En sona kadar açmadığınız zaman tüm soundlar çamurlaşıyor. Bu
yüzden hem manyetikleri hem de tüm bağlantı ve elektronik parçaları
değiştiriyoruz.
Nash Gitarları şık bir yıllanmışlık görünümüne sahip. Senaryoları
gerçekçi ve hepsinin kendi hikayeleri var gibi. Bu relic işlemlerinde
konseptiniz nedir?
Çok sayıda kitap ve gitar üzerinde
yaptığım çalışmaların bunda katkısı büyük. Bu işlemlerde en dikkat ettiğimiz
konu ise gerçekçilik. Mümkün olduğunca “gerçek” görünmeli. Elle karıştırılarak
nitro boyaların da, gerçekçi bir eski görünüm konseptine katkısı büyük. Ayrıca
bu gitarların nasıl eskidiklerini hususunda tecrübe sahibi olmam da büyük önem
taşıyor.
Peki bu “yaşlandırma” makyajını kim yapıyor?
Oğlum Britton ve ben, birlikte
hallediyoruz. Aile işi yani :)
Gitarlarınızın manyetikleri konusunda da bazı ayrıntılar verebilir
misiniz? Bunlar yükseklikleri farklı mıknatısları olan filan, tarihsel olarak
eşdeğer olarak seçilen modeller mi yoksa daha modern ürünler mi?
Birçok gitarımız Jason Lollar
tarafından üretilen, el yapımı Lollar manyetikleri ile birlikte gelir.
Bunlardaki pole piece’ler düz (Not:Evet,
Jason Lollar bu konuda çok net ve mıknatıs yükseklikleri farklı 50’ler single
muhabbetini, günümüz gitarları için gereksiz bulur ki haklı da). Sap ve
genelde orta manyetikler genelde, oldukça vintaj bir sounda sahiptir. Ancak
köprü manyetiklerinde biraz daha güçlü ve biraz daha koyuca sounda sahip köprü
modellerini tercih ediyoruz. Birçok gitarın sap manyetiği aşırı güçlü, köprü
manyetiği de fazla zayıf oluyor. Tellerin salınım enerjileri köprü tarafına
doğru zaten oldukça düşüyor, bu yüzden köprü manyetiğinden çok daha az enerji
transfer edilebiliyor. Bunu önleyecek şekilde yapıyoruz seçimlerimizi.
Akor burgusu, sap çeliği, potlar ve kapasitörler, üst eşik, perdeler
gibi diğer parçalar konusunda hangi markaları tercih ediyorsunuz?
Çoğu vintaj stilde Gotoh veya
eşdeğer markalı ürünler. Bunlar gerçekten eski tipte parçalar ve sound olarak da oldukça
kaliteliler. Ayrıca eskitildiklerinde de
son derece gerçekçi duruyorlar. Potlarda CTS, switchlerde CRL, jaklarda
switchcraft, kapasitörlerde ise Sprauge Orange-Drop’lar standarttır (Not:Gayet kaliteli tercihler, fiyatlarına
göre cidden çok iyi standarda sahipler).
Yani hem ağaç parçalarda, hem de yan parçalarda detaylara önem
veriyorsunuz. Ya tremololarınızın ses uzama blokları (sustain block)? Nash
Gitarlarında saf çelik bloklar mı yoksa prinç olanlar mı kullanım buluyor?
Tremololarımızda çelik blokları
kullanıyoruz. Titanyum ve prinç gibi diğer başka malzemelerin kullanımı
konusunda… Onlar bana daha az geleneksel gibi geliyor. Bence ne iyisi olayı
mümkün olduğunca basit tutmak.
Şu son yıllarda relic gitarlar konusunda inkâr edilemez bir ilgi artışı
söz konusu. Bu yüzden de diğer birçok gitar üreticisi ve Fender Custom Shop
hattı sürekli olarak relic enstrumanlar üretiyorlar ve hatta Fender Meksika
üretim hattına bile “Road Worn” gibi bir seri ekledi. Tüm bunlar ve nedenleri
konusundaki fikrin nedir? Neden insanlar bu kirli görünümlü pejmürde gitarlara
büyük bir ilgi duyuyor?
Diğer eskitilmiş görünümlü gitar
üreticileri adına konuşamam elbette. Ancak gitarlarımızı alan insanlardan gelen
bildirimlere dayanarak şunu söyleyebilirim; hani eskimiş, yıpranmış bir kot
pantolonunuz vardır, ne kadar eskise de giymeyi seversiniz, yepyeni olanları da
vardır ama bir şekilde sürekli onu giymek ister, kendinizi rahat hissedersiniz…
İşte gitarlarımızı alan insanların, onlar hakkındaki hisleri de bu şekilde.
Onları gerçekten anlayabiliyorum Bill. Peki her ay ortalama kaç gitar
(strat, tele, bas gitar toplam) üretiyorsunuz?
Yaklaşık 90 civarında gitar üretiyoruz.
İthalat durumunuz nedir? Kaç ülkeye satış yapıyorsunuz?
Şu an itibariyle 18 ülkede Nash
Gitarları satılmakta. Ancak gün geçtikçe buna yeni ülkeler ve distribütörlükler
ekleniyor. En çok dağıtımcımız ise ABD’de.
“Başardım” diyebileceğiniz bir noktada mısınız? Nash Gitarlarının
geldiği nokta seni tatmin ediyor mu?
Şu ana kadar elde ettiğimiz
başarıdan dolayı gerçekten mutluyum. Gelecekte ise belki bu işi biraz daha
büyütebiliriz. Fakat işin bir de şu yönü var, buradan çıkan her gitara bir şekilde
elim deyiyor ve bunu gerçekten yitirmek istemem.
Anlaşmalı sanatçılık (endorsement) olayına bakışınız nedir, anlaşmalı
olduğunuz herhangi bir müzisyen var mı?
Ünlü insanların şöhretlerinden
faydalanarak kendi gitarlarımızı, başka insanlara çekici göstermeye çalışma
düşüncesini itici bulduğumdan dolayı hiçbir resmi olarak hiçbir sanatçı ile
anlaşmalı değiliz. Ancak yine de şunu biliyorum ki, gitarlarımız, aralarında
ABD’de en çok turneye çıkan ilk 10 grubu listesine dahil olan grupların
müzisyenlerini de içeren yüzlerce profesyonel tarafından büyük bir beğeni ile
kullanılmakta. Bu gurur verici…
Türkiye’den bildiğin bir gitarist var mı?
Türkiye’den tanıdığım hiçbir
gitarist yok ne yazık ki. Aslına bakarsan öğrenmeyi çok isterim.
Röportajımın sonuna geldim Bill. Türkiye’de Nash Gitarları
sevebileceklere iletmek istediğin bir şeyler var mı?
Şerefe :) Gitarlarımızı http://www.nashguitars.com/ adresinden
görüp inceleyebilirler.
NOT: Nash S-57 hakkındaki inceleme makaleme;
adresinden ulaşabilirsiniz...
Tarafımdan yazılmış olan bu içerik Sound Dergisindeki "Gitarizm" Köşesinde yayımlanmıştır. İzin alınmaksızın ve/veya "TAM" kaynak gösterilmeksizin alıntılanması, kopyalanması durumunda derginin yayımcı şirketi gerekli her türlü yasal yaptırımlara başvurmaya yetkilidir.
nash gitarlarının kendi internet sitesinde "We shim just about every neck. This is not because they need it or there is something wrong with neck pocket, fit or anything else. It is that we want the most angle over the bridge saddles possible. This gives us the maximum tension and sustain as well as giving us the ability to get all or most of the saddle adjustment screws below the surface." gibi bir bölüm var yani buradan anladığım her gövde sap birleşiminde ayar pulu kullanılmış. Acaba bu kullanılan pulun ölçüleri hakkında bilginiz var mı?
YanıtlaSilplastik bir pena koyuyormuş ama acaba kalınlığı ne.. Fender CS bu durumu önermese de (by MIKE, Fender CS), internet sitesinin "setup a strat" kısmında 0.25mm belirmiş kalınlığı. Siz hiç baktınız mı sizin Nash'e?
SilSelamlar,
YanıtlaSilGitarın sapını hiç sökmedim. Ama Bill de "shimming" denen hadiseyi yapıyor. Çeşitli firmalar, sapın gövde ile sıfır derece ile birleştiği sistemlerde tel yüksekliğini dağlıklı ve düşük ayarlayabilmek için sap topuğuna ufak bir parça koyar; ibanez ahşap kaplama (veneer) koyar mesela, başka firmalarda ise kartondan plastik zımbırtılara kadar şey gördüm.
Bill, kalınlığın kontrollü olmasından dolayı pena koyuyor sanırım.
Teşekkür ederim cevabınız için.
YanıtlaSil