STEVE MORSE ÖZEL RÖPORTAJI (I.BÖLÜM)
Bu röportaj Sound Dergisi Şubat 2011 Sayısı Gitarizm Köşesinde yayımlanmıştır. İzin alınmaksızın ve/veya "TAM" kaynak gösterilmeksizin alıntılanması, kopyalanması durumunda derginin yayımcı şirketi gerekli her türlü yasal yaptırımlara başvurmaya yetkilidir.
Merhabalar Steve. Gitarizm Köşesine hoşgeldin. Öncelikle seninle
tanışmak gerçek bir onur, bunu belirtmek isterim. Sana şunu sorarak başlamak
istiyorum, şu an dünyanın hangi noktasındasın ve hangi duygular içindesin?
Merhabalar Barış. Şu an
Fransa’dayım. Yedi haftalık bir turnenin sonuna geldik. Çok yorgunum aslında
ama müzik yapabilmekten dolayı da çok mutluyum (Not: Steve Baba’nın sesi cidden çok yorgun geliyor). Gayet iyi bir
ruh halindeyim, kendimi iyi hissediyorum ancak, bilirsin, bazen uzun turneler yorucu
oluyor.
AngelFire isimli son projenden bahsederek başlayalım istersen. Promo
elime daha yeni ulaştığı için derinlemesine yorum getirmeyeceğim ama
diskografin için oldukça sıra dışı kalan bir çalışma olduğunu söyleyebilirim.
Aynı zamanda çok sevdiğimi de. Bu uzun süredir içinde olan bir şey miydi, yani
AngelFire gibi bir proje yapmak, yoksa Sarah ile tanışmandan sonra mı aklıma
geldi?
Solo akustik albüm yapmak benim
için ilk değildi. “Split Decision” albümü de yarı akustik, yarı Steve Morse
Band şeklinde bir albümdü. O dönem aslında tamamıyla akustik bir albüm yapmayı
istiyordum ancak çeşitli nedenlerden dolayı plak firması hiç ilgilenmedi. Sarah
ile tanıştığımda ise ne kadar harika şarkı söylediğine şahit oldum ve onun sesi
için birşeyler yazmaya başladım.
Steve Morse ve Sarah Spencer
Şarkı yazma ve kaydetme döneminden de biraz bahsedebilir misin?
Elbette. Şarkı yazımına onun
şarkı söyleyişine uyacak bir müziği hayal etmekle başladım ki böyle başlamayı
çok severim. Ana temam buydu. Daha sonra bir araya geldik bunlar üzerinde
oynamaya başladık. Hem evde, hem de stüdyoda. Bazı şarkılarda sözleri beraber
yazdık, ancak genelinde söz yazım işini ve vokal melodilerini o halletti.
Cidden, tam anlamıyla şarkı yazmak konusunda çok iyi. Kayıt aşamasında ise duyduğunuz her şey
tamamen ona ait. Hiçbir şekilde dijital düzeltme, detonasyon düzeltmesi vs.
yok. Sadece ve sadece o nasıl söyledi ise o ki muhteşemdi.
Sarah Spencer Büyüleyici Sesi ile Dikkat Çekiyor...
Bu projeye dayanarak soruyorum, gelecekte solo projelerinde de vokal
duyacağımız anlamını çıkarabilir miyim?
Benim projelerimde değil. Çünkü enstrümantal
şeyler yazmayı ve çalmayı hâla çok seviyorum. Ancak başka insanlarla da çeşitli
projelerim oluyor bildiğin gibi. Bu tür projelerde zaman vokal olabilir.
Standart üretim Ernie Ball imzalı model gitarların (SM Model ve Y2D) daima kavak gövdeli.
Senin kendi kullandığın gitarların da kavak gövdeli mi, yoksa fark var mı? Eğer
onlar da kavak ise, neden üst model gitarlarda sıklıkla karşımıza çıkan ağaçlar
yerine kavağı tercih ediyorsun?
Benim kendi gitarımdan beklentim
rezonasyon ve notaları tek tek net bir şekilde ortaya koyabilmesi. Yani gitarı
amfiye bağladığında notalar çok distorte olmadan temiz bir şekilde duyulmalı ve
dinamikler açısından zengin olmalı. Bolca 5li akor kullanılan rock gitar
çalarken, en iyisi oldukça yoğun ve ağır bir gitar kullanmak. Ancak benim
gitarım verzatil olmak zorunda çünkü sadece rock çalmıyorum. Sahnede aynı gitar
ile rock haricinde bir çok tarzda bir şeyler çalıyorum, dolayısıyla tercihimi
netleştirirken bu önemliydi.
Ernie Ball MusicMan Y2D
İmzalı modeli gitarın çok tuhaf ve alışılmadık bir elektronik
bağlantıya ve manyetik konfigürasyonuna sahip. Tıpkı senin eski tuhaf Frankeştayn
Tele/Strat’ın gibi (Not:Bu gitar
Steve’in The Introduction albümünün kapağında da görülebilir). Seni bu tarz bir ihtiyaca iten şey
neydi?
(Gülüyor)Bu olay bir yerden
başladı ve her birini, diğeri takip etti. Tıpkı hükümetlerinin yasaları çıkarması
gibi. Yeni çıkarılan her kanun için bir ton yasa daha çıkar ya. Ayrıca şu
yönden de benzer, ilk baktığında hiçbir şey anlamazsın ama birini anladıktan sonra
hemen sonraki de anlaşılır. Eski Fender’imden başlayalım (fotosu aşağıda). Köprü
manyetiği çok fazla ötme (feedback) yapıyordu, oyuncak gibi bir manyetikti.
Köprüsü ise akord ve entonasyon
konusunda baş belasıydı. Bilirsin, bu eski tele köprülerinde her iki tel için
tek bir saddle düşer ya, ondan. Hoşlanmadığım yönler bunlardı ve bu sebeplerden
dolayı gitarı biraz oymaya başladım. Öncelikle köprüye bir humbucker taktım. Bu
bir Fender humbuckerdı. Dimarzio’nun daha sonradan yaptıkları gibi değildi.
Daha sonra sapa da bir humbucker ekledim ve 3 yollu Les Paul tipi bir seçici
anahtar taktım. Bunu ise yine sap tarafına doğru lipstick (Not:Danelectro’nun ürettiği single manyetiklerdir) tipi bir
manyetik daha yerleştirdim. Dolayısıyla kombinasyonlar için ilave bir switch
daha yerleştirme durumu oldu. Pena muhafazasında ek bir yer daha açtım ve eğer
yanlış hatırlamıyorsam tost makinesinden çıkardığım, yo hayır, vantilatörden
çıkarmıştım, bir açma/kapama anahtarı ekledim. Her şey gayet iyiydi (gülüyor).
Sonra baktım hala yer var, yeni bir manyetik ve volüm/ton ayarları ayarına bir
ilave seçici daha ekledim.
Steve Morse ve Introduction Albüm Kapağındaki Eski Telesi
Ernie Ball versiyonuna geçtiğimde
ise çok ciddi gelişmeler tasarladık. Neticede ise vardığımız
noktadaki gitar, önceki Fenderimden çok çok daha iyi bir noktadaydı. Sonuçta
ulaştığımız gitar konusunda çok ama çok mutluyum. Sıklıkla gitar kliniklerine
gidiyorum. Yakınlarda bunlardan bir tane vardı ve orada birine ait Steve Morse
Model bir gitar çaldım. Hayatta daha önce gördüğüm veya dokunduğum bir gitar
değildi. Tüm yaptığım akord etmek ve çıkıp çalmak oldu. Soundu harikaydı. İşte
gitarlarımın bu yönünü çok seviyorum.
Steve Morse ve ilk Ernie Ball Music Man Gitarı
Peki şarkılarını icra ederken, hangi bölümler için hangi manyetik
seçeneklerini kullanıyorsun? Örneğin
melodik bir bölümü çalarken veya hızlı penalamalar yaparken hangi manyetikler
devrede oluyor? Veya ritim bölümlerinde, chicken penalamalarda, temiz
pasajlarda vs.?
Genel olarak sap ve köprü
manyetiklerini kullanıyorum (Not: Geriden
“çat”, “çut” diye Steve’in gitarının switch sesleri geliyor :) ). 5li
akorlar ve sert bölümlerin çoğu için köprü manyetiğini (Not:Full Humbucking halde). Daha ince tellere veya tuşede daha
ileri noktalara giden pasajlarda ise sap manyetiğini kullanıyorum. Şarkılarda
tuşede aşağı yukarı hareket ederken sürekli manyetiği değiştiririm. Bunun
sebebi daha tiz konumlarda gitarın daha fazla dolgunluğa ve kütleye ihtiyaç
olması ve sap manyetiğinin bunu verebilmesi. Daha yukarı konumlarda ise gitar
daha az bas tepkisine ve daha fazla armonik tepkiye ve tiz tepkiye ihtiyaç
duyar. Çalarken manyetik değişimlerimdeki temel buna dayanır. Temiz bölümlere
gelince, Dregs veya Steve Morse Band ile temiz bölümleri, arpej pasajlarını
çalarken iki humbuckerı beraber kullanmayı tercih ediyorum. Chicken penalamalarda
ise köprü manyetiğini, hemen yanındaki single manyetiği ile kullanırım. Ayrıca
tek başına single’ları, sahnede sıklıkla kullanırım, örneğin, 5li akor bastığım
ve akorun, amfi kanalını değiştirmeden ve çok distorte olmadan, daha temizce
duyulması gerektiği durumlarda. Daha da fazla temiz sound istediğimde volüm
potunu 10’dan 2’ye kadar kısıyorum, böylece hem singlelar, hem de volüm potunun
yardımıyla, amfi üzerinde hiçbir şey değiştirmeden gain üzerinde kontrol
sağlayabiliyorum. Gitarımda en sık kullandığım beş manyetik pozisyonu böyle.
İşte Y2D’nin konfigürasyonunun, önceki modelden farklı olmasının sebebi de bu.
Y2D’de çok kutuplu bir switch kullandık (Not:Neredeyse
her türlü bağlantıya imkan veren, standardın dışında bir switch türüdür) ve
bu sayede tipik strat seçeneklerinden daha farklı olarak, favori bağlantılarımı
tek ünite ile gerçekleştirebiliyor.
Ernie Ball MusicMan Y2D
Mantıklı tabi. Peki o zaman Y2D modelinde sap manyetiği tarafındaki single’ın çıkarılmasının da
nedeni artık sahnede ona çok ihtiyaç duymayışın mı, doğru mu?
Evet, tam anlamıyla öyle.
Stüdyoda bazen kullanıyorum ama konserlerde pek kullanmıyorum. Ayrıca onu
tutmamak için ayrı bir neden de, pek ihtiyacım olmayan ilave bir manyetik
varlığının sustain açısından da dezavantajlı olması.
Manyetiklerin DiMarzio’dan Steve Blucher tarafından yapılıyor. Peki
tasarım aşaması nasıldı? Kendi imzalı modelini nasıl tanımlarsın?
Steve Blucher benim orjinal
Fender humbuckerımı aldı. Ona bu tür bir manyetiği sevebileceğimi ancak ötme (feedback)
sıkıntısı yaşadığımı, bu türden ancak daha bir rock’n roll işi bir şeye
ihtiyacım olduğunu söyledim. Ayrıca bobinler de farklı ölçüdeydi. Prototipler
standart bobinlere göre yapıldı ki benim fenderin pole pieceler arası mesafesi
daha genişti ki bu yüzden benim Frankeştayn Tele’mde büyük delikler vardı.
İlk örneklerdeki durumumuz “Al
şunu dene ve ne düşündüğünü söyle”, “bir de şunu dene”, “bir de şunu” gibiydi.
Steve de her seferinde yeniden denemelere başlardı. Mıknatıs, sarım veya doğru
sound için ne gerekiyorsa onları değiştirmeye ve yeni tasarımlar sunmaya
başladı. Sonunda birinde doğruyu bulduk. Sonrasında da hemen bir onun sap
versiyonuna başladık. Nihayetinde çok dengeli bir kombinasyon oldu. Uyumları
için ise çok deneme yapmadık, sadece bir iki tane yetti.
Bir manyetikten sound, EQ ve çıkış vs olarak beklentilerin nasıldır?
Köprü humbuckerından beklentim
tiz ve mid frekanslardaki tepki. Ancak esas ihtiyacım olan şey sap humbuckerı
ile uyumlu olması. Ayrıca armoniklerde de yetenekli olmalı. Ayrıca bir Les Paul
gibi yeterince dolgunluğa da sahip olmalı...
Steve Morse Gitar kayıtlarını nasıl yapıyor, Hangi amfileri kullanıyor, ENGL imzalı modeli nasıl tasarlandı, Çağdaş kayıt sistemleri hakkında neler düşünüyor, ilk gitarı ve pilotluğu hakkında neler söyledi, Deep Purple ile geldiğinde Türk seyircisi hakkında neler düşünmüş... Hepsi ve daha fazlası II.Bölümde, II:Bölüm ise Yakında Gitarizm'de ;)
what did u say ?, steve morse and eddie vedder
YanıtlaSil