Ibanez’in en yanlış tanınan
gitarları konusunda bir genelleme yapsak, bana göre ilk sıralarda yer alması
gereken modellerden birisi, kuşkusuz, bu JS serisinin gitarları olurdu
muhtemelen... Sahip olduğu pek çok artı özelliğe rağmen büyük ölçüde Joe
Satriani hayranı olan gitaristlerce tercih edilmesi, ne yazık ki pazarını
sınırlamakta. Ama siz sakın model adının “Joe Satriani” olmasına aldanmayın, bu
gitarda dahası var...
Önce biraz tarihçesinden
bahsedelim.
Ibanez 80 ortalarında, Amerika’daki ofisi sayesinde büyük bir
atılım içine girer. Özellikle Bensalem’deki Ibanez Merkezinde Rich Lasner, Mace
Bailey, Bill Reim, Bill Cummiskey ve Leon Reddell temelindeki ekip, ki bana
göre şu anki İbanez’i İbanez yapan ekiptir, Radius/Power/Saber’dan oluşan üçlü
bir model atağı ortaya koyarlar. Maundan yapılan Saber serisi, Music Man ile
sıkıntı yarattığından zaman içinde sadece “S” serisi adını alır ve zaman
testinde en iyi neticeyi alır. Kızılağaç gövdeli Power serisi ise ıhlamur
gövdeli Radius serisi ile kaybolur gider. Ancak Radius serisinin ilk ortaya
çıktığı yıllar aynı zamanda Steve Vai’in de Ibanez ile çalışmaya başladığı
yıllardır. Ibanez ile “Jem” serisini hazırlamakla uğraşan Steve, gitar hocası
Satriani’yi de Ibanez yetkilileri ile tanıştırmakta gecikmez ve Satriani ile
kurulan bu ilişki neticesinde, firma Joe’ya Power serisinden bir gitar yollar.
Bu gitar, Satriani’nin ilk albümlerinin kapağındaki beyaz 540P gitarıdır.
Ibanez zaman içinde bir de Radius serisinden siyah bir gitar yollar ve Satriani
bunu daha da fazla sever. Bu gitar bir süre sonra Satriani’nin eşi Rubina
tarafından boyanır ve “Black Dog” adını alır ve Satriani’nin en tanınan ve
sevilen gitarlarından biri olur. Neyse, kendi imzalı modelini tasarlamak söz
konusu olduğunda ise yapılan şey bu modeli temel almak ve kendi sevdiği bazı
unsurları bu tasarım üzerine uygulatmak olur. Görünüşte çok benzer olsalar da
birkaç ufak tefek fark vardır 90 yılında pazara çıkan ilk JS modelleriyle
Radius serisi arasında; Joe Satriani’nin çok sevdiği bir akustik gitardan
örneklenen sap profili ki az sonra daha fazla bilgi vereceğim bu profil
hakkında, Jem’lerdeki gibi ters çevrilmiş jack girişi, hi-pass filter ve
push-pull potlar bazılarıdır...
Daha sonradan meşhur "Black Dog" olanarak bilinecek Ibanez Radius
"The Black Dog prototype JS guitar started out as a black, hum-sing-hum Radius model that Ibanez sent my way for my examination. I was intrigued by the sound, and smooth contours of the body. However, we had to do something about the pickups, pots, fingerboard radius, frets, whammy bar, etc. So, it went back to the shop to have the single coil pickup removed, and the cavity filled and painted over. This was the first step in creating what would ultimately become my favorite electric guitar.
To get the most comfortable and useful compound radius fretboard possible, we finessed the playing surface over and over until it was just right. This took quite a lot of time and experimentation. I wanted a vintage neck and fretboard feel, but wanted to be able to bend my notes anywhere, without ever fretting out. I also wanted the option of low action for two-hand tapping techniques.
Soon, Larry DiMarzio and Steve Blucher got involved by supplying a few pickups for me, pickups that were essentially 'Fred' prototypes.We bent the whammy bar in an effort to get the perfect angle. We even tried many different lengths. San Francisco luthier, Gary Brawer, was working on Black Dog as well, testing and implementing many of my ideas along side the Ibanez custom shop.All this time I was recording and touring. Black Dog was my main guitar in the studio and onstage for years. The 'Flying in a Blue Dream' album saw the Black Dog used on every song, as well as gracing the back cover.I started drawing on the guitar as soon as I started touring with it. The distressed black paint job had seen too much prototype work, and I felt the need to put some artwork on it. My wife Rubina, an artist herself, encouraged me to cover the entire guitar with my scribbles. Metallic paint pens seemed to do the trick, but the images would rub off almost as quickly as I drew them.There were some 'golden moments' however, where the multiple layered illustrations seemed to form a beautiful mosaic of sorts, and we would be fortunate to have it photographed, preserved for future reference. Little did I ever expect to have the illustrations replicated for an anniversary model!Now, it just might be my favorite guitar, all over again."
Şimdi ayrıntılara girmeden evvel,
her zaman olduğu gibi katalog bilgilerini zikredelim;
Sap : Tek parça Akçaağaç / JS
Profil
Gövde : Ihlamur
Tuşe : Gülağacı
Perdeler : Warmoth 6105
Köprü : Edge ve Lo-Pro Edge (1990-2003
ile 2011-halen) ve Edge Pro (2003-2011)
Sap Manyetiği : DiMarzio Paf Pro
Köprü Manyetiği : DiMarzio Fred
Donanım Rengi : Cosmo Black
Akord Burguları : Gotoh
Üst eşik genişliği : 42 mm
Son perde genişliği : 58 mm
Tel boyu : 25,5 inç
Elektronikler : 1 volüm, 1 ton
potu, 3 yönlü seçici
Şu Joe Satriani zevk sahibi adam.
Gitarın çantasını açtığınızda aklınıza ilk gelen düşüncelerden birisi bu. Zira
gitar çanta içinde büyük bir zarafetle gülümsemekte... Elinize aldığınız anda
iki şey dikkatinizi çekiyor; ilki gitarın fark edilebilir ölçüde hafif olması,
diğeri de son derece seksi ancak inceltilmiş yuvarlak hatları. Gitarın gövdesi
JS1000 BTB’lerde (mavi olanlar) yüksek oranda iki parça hafif ve düzgün
tarafından ıhlamur olarak görülürken siyah olanlarda (JS1000 BP) durum, boya
opak olduğundan net değil. BTB (Burnt Transparant Blue) yani mavi olan modeller
ısı tabancası ile karartılıp üzerine mavi/lacivert arası çok latif bir boya
atılmış bir gitar. BP (Black Pearl) ise metalik siyah renkte. Gövdenin tasarımı
Ibanez tarafından “Aerofil” olarak tanımlanmakta ve hem otururken hem de ayakta
feci derecede rahat. Sap/gövde dengesi de ayrıca takdire şayan ve bu konforu
oluşturan etmenlerden... Gövde olarak
biraz ufakça bir gitar ve bu yönü ile bir kolye gibi üzerinizdeki bir aksesuara
dönüşüyor.
Sapına baktığımızda ise tel parça
yıldız kesim (quartersawn) akçaağaç olduğunu görüyoruz. Ibanez kısa zamana
kadar hem kataloglarda, hem de resmi sitesinde “multi radius neck” lakırdısını
kullanırdı. Bunu kasten yanlış bir izlenim vermek için mi yapıyorlardı
bilmiyorum. Ancak pek çok kişi bunu “konik tuşe” (compound radius) terimi ile
karıştırmakta. Gitarın tuşesinin eğrilik çapının ölçüsü 250mm yani 10 inç ve bu
ölçü sabit. Yani değişken bir çap yok, üstte 10” son perdede 14” filan gibi bir
durum yok. O ifade aslında sap profilini tanımlayan bir şey ve bu form Satriani’nin
bir akustik gitarından modellenmiş bir profil ki eski Radius serisinden en
büyük farklardan birisi bu. Başta söylediğim gibi, bu gitar shred işi şeylerle
ilgilenenlerin dikkatini daha çok çekse de, incecik wizard sap profilinden çok
daha farklı ve görece daha kalın olan JS profili, daha geleneksel tarzlarda
çalanları da kendine hayran bırakabilir. Ancak zaman içinde bazı farklılıklar
olabiliyor şahit olduğum kadarıyla. Güncel modellerin son derece rahat, üst
eşik tarafındaki genişliğin 42mm olduğu stratlara daha yakın bir profil
olduğunu, “D” tipine çok yakın olduğunu da belirtmek lazım. Tuşe ağacı çok şık
tarafından ve koyu renkli bir Hindistan gülağacı. Üzerindeki perde noktaları
ise abalondan yapılma. Bu da ayrı bir zarafet katıyor gitara. Sap ve gövde
birleşimi eski usul metal plakalı tipte ve son perdelere ulaşım son derece
rahat. Dahası sapın tün pozisyonlarında büyük bir rahatlık söz konusu. İster
solo çalın, ister eşlik sıkıntı yok.
Gitarı “Modern Vintage” olarak tanımlanmasının nedenlerinden birisi de
eski Fender modellerinde olduğu gibi düz (açısız) bir kafaya sahip olması. Sap
çeliği kapağı da yok, akord burguları da Gotoh’nun kaliteli modellerinden.
Köprüler konusunda biraz
karışıklık olabilir. Ibanezin Edge ve Lo-Pro Edge model floyd rose türü
tremoloları JS’lerin ilk piyasaya çıktığı 1990’dan 2003’e kadar bu gitarlar
üzerinde yer aldılar. 2003’te ibanez Edge Pro’ları kullanmaya başladı ve 2011
başına kadar da durum bu şekildeyken, bu sene itibariyle Edge’e bir geri dönüş
oldu. Floyd Rose türevleri arasında en iyilerindendir, bir floyd rose ne kadar
iyi olabilirse o kadar iyidir en azından :)
Gitarın elektronik sisteminin
belkemiğini DiMarzio’dan Steve Blucher’ın Satriani için tasarladığı Fred ve PAF
Pro oluşturmakta. Kendi adıma özellikle Fred’i pek sevmediğimi belirtmem lazım.
Tizleri bana fazla gelen bir manyetiktir. PAF Pro’nun ise shred işi hızlı pena
sallanan ve görece yüksek gain seviyeli pasajlardaki netliğini severim.
Dolayısıyla bu gitarla Satriani çalacaksanız manyetik seçimleri gayet yerinde.
Ancak tonal verzatilitesini arttırmak için, bana göre, manyetikler
değiştirilebilir. Bu arada şunu da özellikle belirtmek lazım, Satriani her ne
kadar yılların DiMarzio sanatçısı olarak tanınsa da Seymour Duncan ürünleri
konusunda da ciddi bir kullanıcı. Birkaç yıl önce çalınan “Pearly” adlı gitarı
(Chrome Boy) üzerinde Duncan’ın Pearly Gates seti bulunmaktaydı ki “Live in San
Francisco” videosunda, özellikle “Crush of Love” şarkısında kullandığı gitara
dikkat edin (aşağıdaki videoya dikkat). O gitar “Pearly” ve üzerindeki Seymour Duncan logosu da âşikar (aşağıdaki fotolara dikkat). Dahası
kendisi “Surfing...” albümünün kayıtlarında bolca Kramer Pacer gitar
kullanmıştır ve bu gitarın üzerinde de S.Duncan ’59 ve JB set bulunmaktadır.
Neyse
ibanezin, yine, katalog ve sitesinde vurguladığı bir artısı volüm potunun
çekilmesi ile devreye giren “hi-pass filter” denen hadise. Aslında ibanezin
hemen hemen bütün gitarlarının volüm potunda standart olarak bulunan bir şey.
JS1000’lerdeki fark, bunun istendiğinde devreye girmesi. Bence sürekli olarak aktif
olması elzem bir hadise, dolayısıyla bir push-pull ile devreye alınması bence
gereksiz. Ton potunda ise humbucker bobinlerini ayıran bir push-pull mevcut.
Ama o gayet faydalı bir şey. Onun sayesinde ana manyetik seçici anahtar orta
konumdayken, gayet strat ara pozisyonları tadında tonlar alabilmek mümkün.
Ayrıca saptaki PAF Pro’yu split ederek gayet net ve hoş tonlar almak da cabası.
Gitarı tam anlamıyla “modern
vintage” konsepti altında değerlendirmek mümkün. Satriani sevenler bu gitarda
Joe Baba’dan çok şey bulacaklar. Ancak insanlar, eğer, açık fikirli olurlarsa
ondan çok daha fazlasının da orada olduğunu görecekler. Bu gitar biraz daha
eski usul (PAF Tipi - az sarımlı) manyetiklerle donatıldığında Eric Clapton’un Layla’sından Jeff
Beck’in “Where were you”suna kadar çok çeşitli eserlere rahatlıkla gidebilecek
tonlar sunabilmekte. "Tıpkısının aynısı Clapton tonları" demiyorum dikkat edin, o başka bir şey. Neyse, ton potunun esnekliğinden faydalanarak koyu
tonlarda, sevdiğim bir ağabeyimin, şakayla karışık tanımlaması ile “memur
cazcı” formunda takılmacalar da keyifli olmakta. Sözün özü, gitarın en büyük
kozu verzatilitesi. Hiç sevmediğim bir tabir vardır; "her yola gelen gitar" diye. Bence öyle bir şey yok ama bu gitar ona oldukça yakın.
Hem stüdyo müzisyenlerini, hem her gece sahne alan gitaristleri, hem gitarını evinden hiç çıkarmayan yatak odası gitaristlerini memnun edecek bir gitar. Gitarın, bana göre, en büyük dezavantajları ise floyd rose türü tremoloya sahip olması, kocaman oyulmuş elektronik havuzu (aslında ciddi bir dezavantaj değil ama o kadar büyük olmasına hacet yok) ve manyetikleri. Bu üç etmen, benim için dezavantaj, ancak kimisi için özellikle talep edilen unsurlar da olacağından çok takılmamak lazım.
Hem stüdyo müzisyenlerini, hem her gece sahne alan gitaristleri, hem gitarını evinden hiç çıkarmayan yatak odası gitaristlerini memnun edecek bir gitar. Gitarın, bana göre, en büyük dezavantajları ise floyd rose türü tremoloya sahip olması, kocaman oyulmuş elektronik havuzu (aslında ciddi bir dezavantaj değil ama o kadar büyük olmasına hacet yok) ve manyetikleri. Bu üç etmen, benim için dezavantaj, ancak kimisi için özellikle talep edilen unsurlar da olacağından çok takılmamak lazım.
Bugüne kadar çok gitar alıp
satmadım. Bir zamanlar sahip olduklarım arasında ise en özlediğim gitarım,
eskiden kucağımda, ellerimde olan JS1000BTB gitarımdır. Floyd rose’dan nefret
eden, ıhlamur birinci tercihi olmayan, üzerindeki manyetiklere bayılmayan beni
kendisine bu kadar da hayran bırakmış bir gitardır. Aynı zamanda bir gün tekrar
sahip olmak isteyeceğim yegâne ibanezdir kendisi.
Tarafımdan yazılmış olan bu içerik Sound Dergisindeki "Gitarizm" Köşesinde yayımlanmıştır. İzin alınmaksızın ve/veya "TAM" kaynak gösterilmeksizin alıntılanması, kopyalanması durumunda derginin yayımcı şirketi gerekli her türlü yasal yaptırımlara başvurmaya yetkilidir.
Joe Satriani adı nasıl pazarı kısıtlamış anlamadım bence arttırması gerek :D ama cidden süper gitar.
YanıtlaSilElbette arttırıyor ama aynı anda sınırlıyor da. Zira aslında bu gitarı çok sevebilecek bazı insanlar, üzerinde Joe Satriani adı olduğu için çok mesafeli kalıyor.
SilDemek istediğim bu gitarla Satriani işi şeylerden çok daha fazlası yapılabilir, ona açık bir gitar...
;)