Herkese merhaba! Bu aydan itibaren
bas gitar günlüklerinde birlikteyiz. Ben Koray, 25 yıla yakın bir süredir bas
gitar çalıyorum ve bas gitar ekipmanlarıyla ilgileniyorum (biyografi ve
müziklerime web sitemden ulaşabilirsiniz). Sound dergisinde bu köşede klasik ve
sıradışı basçılar; bas gitar ve ilgili ekipmanlar, dünya ve ülkemizden bas
albümlerini konu edeceğim. Her tür öneri ve yorumlarınızı e-posta adresime
bekliyorum.
İlk konuğum olarak hem müzisyen
hem de ekipman yapımcısı olarak Michael Pope’u konuk etmek istedim. Sanırım basçı
olarak onun adını duyanlar görece azdır. Yine de müzik kariyeri boyunca bas
gitarı ve kontrabası ile eşlik ettiği bazı sanatçı ve grupları saymak (Chick
Corea Elektric Band, David Sanborn, Michael ve Randy Brecker, Mike Stern, Bill
Bruford, Al Di Meola, Manhattan Transfer) onun hakkında net bir fikir
verecektir sanırım (tam liste için www.mikepopejazz.com’a
bakabilirsiniz). Kendi bestelerini seslendirdiği iki solo albümü de var Michael
Pope’un (Walk Your Dogma ve Lay of the Land)....Sadece bu kadar da değil; kendisi
dünyaca ünlü ve kullanıcılarının arasında Victor Wooten, Matthew Garrison ve
Anthony Jackson gibi basçıların bulunduğu Fodera bas gitarlarında bulunan on-board
preamfileri dizayn eden ve üreten kişidir. Pope, 2008 yılında elektronik
dizaynlarını tanıtmak amacıyla Michale Pope Design’ı kurdu (www.michaelpopedesigns.com) ve
bas gitar preamfileri MPP-1 ve MPP-2’yi satışa sundu.
İşte Mike Pope karşınızda...
Koray: Hem kontrabası hem de
bas gitarı belirli bir hakimiyetle çalabilmek zor iştir. Buna rağmen, John
Patitucci örneğinde olduğu gibi her iki iki enstrümanı da etkin bir şekilde
kullanıyorsun. Bu enstrümanlar hakkında düşüncelerin nelerdir? Kontrabas yada
bas gitarda sana daha çekici gelen farklı özellikler buluyor musun?
Mike: Evet, bu
enstrümanları hakkıyla çalmak gerçekten zor. Düşünce biçimi ve gerekli
beceriler bakımından benzerlikleri olsa bile; sonunda bu aletlerin birbirinin
versiyonları olmadığını, gerçekten ustalaşmak için farklı yetenekler gerektiren
farklı aletler olduklarını görüyorsun. Burada durumu idare edecek düzeyde
çalmaktan değil, gerçekten ustalaşmaktan bahsediyorum. Ayarları iyi yapılmış bir
enstrümanı ve iyi bir kulağı olan bir bas gitarcı, belirli durumlarda kontrabasla
da güzel müzik yapabilir; yine de, örnek olarak klasik müzik literatürüne hakim
olabilmesi pek mümkün değil. Ben kişisel olarak, çaldığım müziğin gerektirdiği
tavra göre her ikisini de çalmaktan eşit derecede mutluluk duyuyorum. Ama
mesela kontrabasla funk çalmaktan ya da piyano üçlüsüne bas gitarla eşlik
etmekten pek memnun olmam, zaten genel tavır olarak da böyle yapmamakta fayda
var.
Koray: Bas gitar için
elektronik dizaynlarına olan ilgin nasıl başladı? Bu işe girmende halihazırda elde
olanlardan memnun olmaman ya da kafandaki ideal sounda ulaşma isteğin mi etkili
oldu?
Mike: Aslında bakarsan
hayır, neden bunlar değildi. Olay (Vinnie) Fodera’nın benden bir devre yapmamı
istemesiyle başladı. O zaman bunu yapabilecek donanıma sahip değildim ama bu
işle ilgilendim ve gerekli şeyleri hızla öğrenerek eksiklerimi tamamladım.
Elektroniğe her zaman ilgim vardı zaten; babam bu konuda çok şey bilirdi ve
çocukken bana işin temellerini öğretmişti. Yine de bazı şeylerin gerektiği gibi
olabilmesi için elektronik mühendisi düzeyinde bilgiye ihtiyacım vardı. Bu
konuda da amcam John, Walter Woods ve Seymour Duncan’dan Kevin Beller’in bana
çok yardımı oldu. Sanırım hızlı bir ilerleme kaydettim. Şimdi, yaklaşık 15 yıl
sonra bakıyorum da belirli ileri düzey uygulamalarda çok iyi düzeye gelmişim.
Yaptığım şeye kesinlikle hakimim. Yine de benim uygulamalarım birbirinden çok
farklı, çeşitlilik gösteren işler sayılmaz.
Koray: Dinlediğin müziklerden
hatırladığın, seni çok etkilemiş bas tonları geliyor mu aklına?
Mike: Evet, yıllar içinde
tonu ve sound’u çok çeşitlilik göstermesine rağmen kesinlikle Jaco var mesela.
Yine de her seferinde kendisi gibi tınlamayı başarıyordu. Pat Metheny’nin ilk
albümlerinde Mark Egan, Weather Report’un Procession albümünde Victor Bailey,
Elektrik Band’in ilk albümlerinde John Patitucci, tüm Marcus Miller albümleri,
Rocco (Prestia), Geddy Lee... aslında daha çok sayabilirim ama ilk aklıma
gelenler bunlar.
Koray: Kayıtta kullandığın
ekipmanları anlatır mısın? Eşlikçi olarak ya da solo albümlerinde özellikle
tercih ettiğin ya da sürekli kullandığın ekipmanların var mı?
Mike: Kayıtlarımda
genellikle Digi003 (eski DigiDesign) sistemi ve belirli preamfileri kullanıyorum.
Bası da genellikle doğrudan MPP-1 veya MPP-2 preamfilerinden birisi ile
kaydederim, zaten ses rengi olarak aynı özelliğe sahipler. Belirli bir durum
için soundu şekillendirmem gerekmiyorsa çok az EQ kullanırım. Yani sıklıkla
flat kayıt alır, miks sırasında plug-in’lerle çalışırım. Kayıt sonunda yoğun
EQ’lu belirli, tek bir tonum olmasından pek hoşlanmam. Miks esnasında esnekliğim
olmasını tercih ederim ve çok fazla EQ bunu imkansız hale getirir. Eşlikçi
olarak bulunduğum kayıtlarda ise stüdyoda hangi imkanlar varsa onu kullanırım.
Kendi basımla her zaman iyi bir sound elde edebiliyorum.
Koray: Sanırım Türkiye’de ilk
MPP-1 sahibi olan kişi benim. Benim stüdyodaki deneyimime göre MPP-1, ileri
düzey mikrofon preamfilerinden ya da mikserlerden bildiğimiz, net ve temiz
solid-state tonlara yakın bir preamfi. MPP serisi preamfileri soundunu ve
hedefini sen nasıl anlatırsın?
Mike: Bence bunu soruyu
sorarken gayet iyi açıkladın. Burada amacım, kaliteli mikrofon preamfilerinin
özelliklerini, bas gitara uygun bir EQ ve iyi bir DI, efekt loopu gibi ek özelliklerle
birleştirmekti. Yani stüdyo kadar canlı çalarken de basçıların ihtiyaç
duydukları ve mikrofon preamfilerinin yetersiz kaldıkları özellikler. Mikrofon
preamfileri bu açılardan stüdyo dışında hiç pratik değiller.
Koray: Özel yapım Fodera Emperor
basının klavyesinin son kısmında ayrılabilir bir kısım var (resimde
görebilirsiniz). Bu modifikasyon ve amacı konusunda da bilgi verir misin?
Mike: Basım 24 perdeli ve
klavyenin son 4 perdesi sapa mıknatıslarla tutturulmuş durumda ve gerektiğinde
ayrılabiliyor. Bu kısmı çıkardığında, bence tonu daha iyi olan 20 perdeli bir
sapa sahip oluyorsun. Burada aslında eski Fender’lerin özelliklerini basa
kattığımızda ortaya nasıl bir şey çıkacağını görmek istemiştik; 20 perde, tek
parça sap, düz headstock, belirli tel uzunlukları gibi...yine de ben 20 perde
ile kısıtlı kalmak istemediğimden bası bu şekilde dizayn ettik.
Koray: Daha önceden Al Di Meola’nın
grubu ile Türkiye’de bulunmuştun. Dinleyici ve ortamla ilgili izlenimlerini
anlatır mısın?
Mike: Evet, yıllar önce
bir kere de Mike Stern ile gelmiş ve çok keyif almıştım. Seyirci gayet
heyecanlıydı, müziği ve bizi çok iyi karşılamıştı.
Koray: Günümüzün müziğin
bilgisayarla üretildiği ve editlendiği dünyasında, caz ve bas gitarın
geleceğini nasıl görüyorsun? Gelecek yıllarda bas gitarda yeni teknik açılımlar
ya da yaklaşımlar bekliyor musun?
Mike: Bu konuda net bir
fikrim yok. Açıkçası işin o yönünden yeni birşeyler gelecekse bile, benden kaynaklanacağı konusunda ciddi olarak şüpheliyim.
Aslında gerçekten iyi bir bas gitar MIDI veya synth sistemi görmek güzel
olurdu. Ama işin fiziği yönünden,
gelişen teknolojiye rağmen hala ciddi kısıtlamalar olduğu kesin. Yeni ve
oldukça ilginç bazı şeylerle karşılaştım ama hiçbirisi bana müziksel olarak
doğru gelmedi.
Koray: Mike, bu güzel sohbet
ve zaman ayırdığın için teşekkürler. Son olarak söylemek istediğin birşeyler
var mı?
Mike: Ben de teşekkür
ederim. Müziğe ilgi duyan herkesin kendini müzik yapmaya yönlendirmesi
gerektiğini düşünüyorum. Müzikle ilgili bir şeyler okumak ve çalışmak tabii ki
önemli ama, müzik prova odasında gerçekleşmez. Aslında çoğunlukla stüdyoda da
ortaya çıkmaz. Müzik gerçek hayatta, yaşanılan gerçek zamanda meydana gelir.
Ancak çok şanslıysanız, gerçek müziğin yakalandığı bir kayda denk gelebilirsiniz.
Müzik aslında insanların arasındaki doğrudan, dolaysız, sözsüz iletişimdir. Seyirci
ya da müzisyen, bunun bir parçası
olabilmek için elinizdeki her fırsatı değerlendirin.
Açıklama: MPP-1 (tek
kanal) ve MPP-2 (iki kanal) bas preamfileri Bilgi için: www.michaelpopedesigns.com
Diskografi ve müzik :
Mike Pope solo albümler:
Walk Your Dogma (1996)
Lay of the Land (2002)
Bas Gitar Günlükleri: Koray Ergünay
Sound Dergisi Ekim 2010 sayısında yayımlanmıştır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder